Boşanma davalarında genellikle özellikle nafakanın ve tazminatın belirlenmesinde sosyo-ekonomik durum araştırması için kolluk kuvvetlerinin raporu, çocukların velayeti hususunda pedagog, sosyolog gibi bilirkişi raporları, boşanmaya sebep olan olayların ispatı hususunda, fotoğraf, video, mesajlaşma kayıtları, arama dökümleri, otel giriş çıkış kayıtları, kredi kartı ekstreleri, fiş veya faturalar, kamera görüntüleri, mailler, darp raporları, taraflar arasında daha önce görülmüş olan davalar varsa dava dosyaları, adli tıp, hastane raporları gibi ispata yarayan her türlü argüman ve en önemlisi tanıklar delil olarak kullanılabilir.
Fakat dikkatle belirtmekte fayda var ki hukuk sistemimiz olayları %100 ispatlıyor olsa dahi bazı delillerin kullanılmasına izin vermemektedir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda İspat ve Deliler başlığını taşıyan 189. Maddenin 2. Fıkrası “ Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz” şeklindedir.
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş deliller örneğin, bir kimsenin bilgisi ve rızası dışında ses kaydını almak, evine kamera yerleştirmek, telefonuna dinleme programı yüklemek, sosyal medya şifrelerini hackleyerek buradaki yazışmaları ele geçirmek hukuka aykırı yolla elde edilmiş delil sayılır ve aynı zamanda özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ve bilişim suçu oluşturur. Fakat eşler arasında örneğin ortak konuta ses kayıt cihazı yerleştirmek, özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir suç mudur ve bu yolla elde edilen delil hukuka aykırı bir delil midir? Yargıtay bu konuda emsal birçok karar vermiştir. Buna göre eşler arasındaki özel hayat her birinin hususi hayatı değil, evlilik birliğinin hususiyetidir. Dolayısıyla ortak konuta ses kayıt cihazı yerleştirilerek ses kaydının alınması suç teşkil etmez ve bu yolla elde edilen deliller mahkemede kullanılabilir:
Fakat Yargıtay bu hususta şöyle bir ayrıma gitmiştir. Yargıtay’a göre hukuka aykırı bir şekilde elde edilmiş bir delil ile hukuka aykırı bir şekilde yaratılmış delil birbirinden farklı şeylerdir. Örneğin, sırf boşanma davasında kullanmak üzere, bir kadının kocasının ses kaydını alarak onu zorla delil elde etmeye yönelik olarak konuşturmaya çalışması hukuka aykırı bir şekilde yaratılmış delil olarak değerlendirilmiş ve hükme esas alınmamıştır.
Peki facebook veya diğer sosyal medya çıktılarının delil olarak değerlendirilmesi mümkün müdür?
Bu konuda Yargıtay, bu çıktıların delil değil birer delil başlangıcı olabileceğini ifade etmektedir. Delil başlangıcı, ancak başka bir delille desteklenmesi halinde delil niteliği kazanabileceğini ifade eden bir kavramdır. Yani Facebook ve sosyal medya çıktıları tek başına delil olarak değerlendirilemeyecek örneğin tanık gibi başka bir delille de desteklenmesi gerekecektir.
Şimdi gelelim tanık deliline;
Tanık boşanma davası için en önemli delildir diyebiliriz. Tanık ya da diğer adıyla şahit, bilgisine başvurulan bir üçüncü kişidir. Yaşanan olaya tanıklık eden kişi boşanma davalarında son derece önemli bir delildir. Çünkü boşanmaya sebep olan olaylar, eşler arasında vuku bulduğundan çoğu zaman yaşananları ispatlayabilecek yazılı delil, sözleşme fotoğraf, rapor vs. bulmak çok zordur. Hatta ve hatta kimi zaman yaşanan olaylar kapalı kapılar ardında vuku bulduğundan tanık bulmak dahi çok zor olabilir. Yaşanan hadiselere tanık olmuş, eşlerden birinin diğerine hakaret ettiğine, şiddet uyguladığına veya aldattığına tanık olmuş kişilerin mahkeme nezdinde yapacağı tanıklık son derece kıymetlidir. Bu tanıklık sadece gözle görülen bir tanıklık değildir, örneğin, üst kat komşusunun bağrışma sesleri duyduğuna şahitlik etmesi, veya darp hadisesini görmese de kadının vücudunda darp izlerinin olduğunu görmesi, eşlerken birini sık sık ağlarken görmesi gibi hususlar da önemli birer delildir.
Boşanma davalarında anne, baba ya da kardeş gibi yakın akrabalar da tanıklık edebilir. İstisnai durumlarda mahkeme bazı kimselerin tanıklığından çekilebileceği ikazında bulanacaktır. Bu kişiler;
Boşanma davasında yer alan birinin nişanlısı, aralarında evlatlık bağı olanlar, kendisini ve eşini altsoyu, ya da koruyucu ailelerin tanıklıklarıdır.
Davalı ve davacının kişilik haklarına zarar vermeden, maddi zarar ya da şeref konularında zedeleyici bir role girmeden, adil olmak amacıyla yapılan tanıklıklar her zaman adaletin yerine getirilmesi ve hak mücadelesinde olan tarafın hakkını tesis edebilmesi için son derece değerlidir.
Boşanma davalarında genellikle özellikle nafakanın ve tazminatın belirlenmesinde sosyo-ekonomik durum araştırması için kolluk kuvvetlerinin raporu, çocukların velayeti hususunda pedagog, sosyolog gibi bilirkişi raporları, boşanmaya sebep olan olayların ispatı hususunda, fotoğraf, video, mesajlaşma kayıtları, arama dökümleri, otel giriş çıkış kayıtları, kredi kartı ekstreleri, fiş veya faturalar, kamera görüntüleri, mailler, darp raporları, taraflar arasında daha önce görülmüş olan davalar varsa dava dosyaları, adli tıp, hastane raporları gibi ispata yarayan her türlü argüman ve en önemlisi tanıklar delil olarak kullanılabilir.
Fakat dikkatle belirtmekte fayda var ki hukuk sistemimiz olayları %100 ispatlıyor olsa dahi bazı delillerin kullanılmasına izin vermemektedir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda İspat ve Deliler başlığını taşıyan 189. Maddenin 2. Fıkrası “ Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz” şeklindedir.
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş deliller örneğin, bir kimsenin bilgisi ve rızası dışında ses kaydını almak, evine kamera yerleştirmek, telefonuna dinleme programı yüklemek, sosyal medya şifrelerini hackleyerek buradaki yazışmaları ele geçirmek hukuka aykırı yolla elde edilmiş delil sayılır ve aynı zamanda özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ve bilişim suçu oluşturur. Fakat eşler arasında örneğin ortak konuta ses kayıt cihazı yerleştirmek, özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir suç mudur ve bu yolla elde edilen delil hukuka aykırı bir delil midir? Yargıtay bu konuda emsal birçok karar vermiştir. Buna göre eşler arasındaki özel hayat her birinin hususi hayatı değil, evlilik birliğinin hususiyetidir. Dolayısıyla ortak konuta ses kayıt cihazı yerleştirilerek ses kaydının alınması suç teşkil etmez ve bu yolla elde edilen deliller mahkemede kullanılabilir:
Fakat Yargıtay bu hususta şöyle bir ayrıma gitmiştir. Yargıtay’a göre hukuka aykırı bir şekilde elde edilmiş bir delil ile hukuka aykırı bir şekilde yaratılmış delil birbirinden farklı şeylerdir. Örneğin, sırf boşanma davasında kullanmak üzere, bir kadının kocasının ses kaydını alarak onu zorla delil elde etmeye yönelik olarak konuşturmaya çalışması hukuka aykırı bir şekilde yaratılmış delil olarak değerlendirilmiş ve hükme esas alınmamıştır.
Peki facebook veya diğer sosyal medya çıktılarının delil olarak değerlendirilmesi mümkün müdür?
Bu konuda Yargıtay, bu çıktıların delil değil birer delil başlangıcı olabileceğini ifade etmektedir. Delil başlangıcı, ancak başka bir delille desteklenmesi halinde delil niteliği kazanabileceğini ifade eden bir kavramdır. Yani Facebook ve sosyal medya çıktıları tek başına delil olarak değerlendirilemeyecek örneğin tanık gibi başka bir delille de desteklenmesi gerekecektir.
Şimdi gelelim tanık deliline;
Tanık boşanma davası için en önemli delildir diyebiliriz. Tanık ya da diğer adıyla şahit, bilgisine başvurulan bir üçüncü kişidir. Yaşanan olaya tanıklık eden kişi boşanma davalarında son derece önemli bir delildir. Çünkü boşanmaya sebep olan olaylar, eşler arasında vuku bulduğundan çoğu zaman yaşananları ispatlayabilecek yazılı delil, sözleşme fotoğraf, rapor vs. bulmak çok zordur. Hatta ve hatta kimi zaman yaşanan olaylar kapalı kapılar ardında vuku bulduğundan tanık bulmak dahi çok zor olabilir. Yaşanan hadiselere tanık olmuş, eşlerden birinin diğerine hakaret ettiğine, şiddet uyguladığına veya aldattığına tanık olmuş kişilerin mahkeme nezdinde yapacağı tanıklık son derece kıymetlidir. Bu tanıklık sadece gözle görülen bir tanıklık değildir, örneğin, üst kat komşusunun bağrışma sesleri duyduğuna şahitlik etmesi, veya darp hadisesini görmese de kadının vücudunda darp izlerinin olduğunu görmesi, eşlerken birini sık sık ağlarken görmesi gibi hususlar da önemli birer delildir.
Boşanma davalarında anne, baba ya da kardeş gibi yakın akrabalar da tanıklık edebilir. İstisnai durumlarda mahkeme bazı kimselerin tanıklığından çekilebileceği ikazında bulanacaktır. Bu kişiler;
Boşanma davasında yer alan birinin nişanlısı, aralarında evlatlık bağı olanlar, kendisini ve eşini altsoyu, ya da koruyucu ailelerin tanıklıklarıdır.
Davalı ve davacının kişilik haklarına zarar vermeden, maddi zarar ya da şeref konularında zedeleyici bir role girmeden, adil olmak amacıyla yapılan tanıklıklar her zaman adaletin yerine getirilmesi ve hak mücadelesinde olan tarafın hakkını tesis edebilmesi için son derece değerlidir.