Değer kaybı zararlarına ilişkin uygulamada Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvurularda birçok sorunla karşılaşılmaktadır.
Değer kaybı zararlarına ilişkin talepler, niteliği ve Yargıtay kararları[1] gereğince kısmi dava olarak açılmaktadır. Sigorta Tahkim Komisyonu’na HMK’nun ilgili maddeleri gereğince kısmi dava niteliğinde başvuru yapılmaktadır. Ancak bazı hakemler tarafından kısmi dava olarak başvurabilme hakkı kısıtlanarak henüz bilirkişi raporu alınmadan uyuşmazlık tutarının başvuran tarafından belirlenmesi için başvurana süre verilmekte ve bu sürede talep belirlenmediği takdirde kısmi olarak belirlenen tutar üzerinden karar verileceği ihtar edilmektedir. Komisyon tarafından tesis edilen bu ara kararlar HMK’na aykırı olup, başvuranların kısmi dava açabilme hakkını kısıtlamakta ve başvuranları belirli başvuru yapmaya zorlamaktadır.
Bunun dışında Komisyona yapılan başvurularda yargılama devam ederken alınan bilirkişi raporları taraflara tebliğ edilmekte olup, bu raporlara karşı itiraz süreleri hakemler tarafından ara kararda belirtilmektedir. Taraflara tebliğ edilen bu raporlara karşı itiraz dilekçeleri sunulurken, bilirkişi raporuna karşı itirazların kabul edilmediği takdirde HMK gereğince ıslah dilekçesinin sunulması için süre talep edilmektedir. Ancak bazı hakemler tarafından ıslah için süre verilmeden başvuru dilekçesinde talep edilen kısmi alacak üzerinden karar tesis edilmektedir. Komisyonca tesis edilen bu karar açıkça hukuk ve yasalara aykırıdır. Bu aykırılığa rağmen, komisyona yapılan başvurularda uyuşmazlık tutarı 5.000 TL’nin altında kalan kararlar kesin karar niteliğinde olduğu için, komisyon tarafından hukuka aykırı olarak tesis edilen bu karara karşı başvuran tarafından başvurulacak yasal yolların önü kapatılmaktadır.
Yukarıda bahsi geçen bu sorunlardan açıkça görüleceği üzere, Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvurularda usul açısından birçok problemle karşılaşılmakta olup, başvuranlar tarafından usule ilişkin hukuka aykırı olarak tesis edilen bu kararlara karşı da itirazlarını kullanma hakkı kısıtlanmaktadır.
Usul hukuku açısından karşılaşılan bu sorunların dışında, değer kaybı zararlarının tazminine ilişkin zamanaşımı süresi ile ilgili de uygulamada birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Değer kaybı zararları yukarıda da açıklandığı üzere haksız fiil sorumluluğu kapsamında talep edilebilen zararlardan olup, bu zararlar için zamanaşımı süresi, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halükarda kaza tarihinden itibaren 10 yıl olmasına rağmen, uygulamada bu başvurular kaza tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde zamanaşımına uğramış kabul ediliyor.
Özellikle değer kaybı zararları, araçların karıştığı kaza neticesinde meydana gelen zararlardan olsa da bu zararın miktarı ve oluşup oluşmadığı kaza tarihinde tespit edilebilecek bir zarar değildir. Değer kaybı zararları, kaza nedeniyle araçta onarım sırasında değişen, düzeltilen ve işlem gören parçalar dikkate alınarak hesaplanmakta olup, bu nedenle kaza anında bu aracın değer kaybı zararının oluşup oluşmadığının tespit edilmesi mümkün değildir. Bu nedenlerle, değer kaybı zararına ilişkin taleplerin kaza tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde zamanaşımına uğradığının kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatindeyim. Bu zararlara ilişkin 2 yıllık zamanaşımı süresinin zararın oluştuğunun eksper tarafından tespit edildiği tarihte işlemeye başlaması gerektiği kanaatinde olmakla, bu kabul edilmese dahi en azından zarar gören araçta onarımın bittiği tarihten itibaren başlamasının kabul edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu kanaatindeyim.
Filo kiralama şirketine ait araçta meydana gelen değer kaybı zararına ilişkin komisyona yapılmış olan başvuruda, ıslah tarihi itibariyle talep edilen alacakların zamanaşımına uğraması nedeniyle, bu taleplere ilişkin red kararı verilmiş olup, komisyonca verilen bu karara karşı itiraz edilmesi üzerine itiraz hakem heyeti tarafından verilen karar kısmi de olsa bu görüşü destekler niteliktedir.
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti’nin 2018.İ.11609 2019/İHK-1867 sayılı 19.02.2019 tarihli kararı “…Somut olayda, davacı, 01.06.2018 tarihinde açtığı dava ile l00,00 TL değer kaybı istemiş ve yargılama sırasında verdiği l7.10.20l8 tarihli ıslah dilekçesi ile değer kaybı talebini 6.825,00 TL’ye yükseltmiş durumdadır. Başvuruya konu kazanın 08.09.2016 tarihinde gerçekleştiği ve araçla ilgili onarım faturasının da 28.09.2018 tarihinde düzenlendiği dosya kapsamı ile sabittir. Bu duruma göre, uzun süreli kiralama işlemi yaptığı bildirilen davacı şirketin, en geç onarım faturasının düzenlendiği 28.09.2018 tarihi itibariyle zarardan haberdar olduğunun, iki yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihte başladığının ve bu sürenin 17.10.2018 olan ıslah tarihi itibariyle dolmuş durumda bulunduğunun kabulü gerekir…”[2] şeklinde olup, bu karardan da görüleceği üzere özellikle filo kiralama şirketlerine ait araçlarda zamanaşımı süresinin kaza tarihinden itibaren değil, onarım faturasının düzenlendiği tarihten itibaren işlemeye başladığının kabul edilmesi gerekmektedir.
Araç değer kaybı ile ilgili Araç Değer Kaybı Nasıl Talep Edilir? başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. Yazı dizimin devamında Araç Değer Kaybını Kimler Talep Edebilir? başlıklı yazımız yer almaktadır.
Yazar: Sinem SENCER / Avukat
[1] “BKZ. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/21090 E. 2014/17659 K. Sayılı 04.12.2014 tarihli kararı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/7125 E. 2014/8526 K. Sayılı, 29.05.2014 tarihli kararı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/21322 E. 2014/17939 K. Sayılı 08.12.2014 tarihli kararı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/5234 E. 2016/7127 K. Sayılı, 13.06.2016 tarihli kararı, https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/”
[2] “Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti’nin 2018.İ.11609 2019/İHK-1867 sayılı 19.02.2019 tarihli kararı”
Değer kaybı zararlarına ilişkin uygulamada Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvurularda birçok sorunla karşılaşılmaktadır.
Değer kaybı zararlarına ilişkin talepler, niteliği ve Yargıtay kararları[1] gereğince kısmi dava olarak açılmaktadır. Sigorta Tahkim Komisyonu’na HMK’nun ilgili maddeleri gereğince kısmi dava niteliğinde başvuru yapılmaktadır. Ancak bazı hakemler tarafından kısmi dava olarak başvurabilme hakkı kısıtlanarak henüz bilirkişi raporu alınmadan uyuşmazlık tutarının başvuran tarafından belirlenmesi için başvurana süre verilmekte ve bu sürede talep belirlenmediği takdirde kısmi olarak belirlenen tutar üzerinden karar verileceği ihtar edilmektedir. Komisyon tarafından tesis edilen bu ara kararlar HMK’na aykırı olup, başvuranların kısmi dava açabilme hakkını kısıtlamakta ve başvuranları belirli başvuru yapmaya zorlamaktadır.
Bunun dışında Komisyona yapılan başvurularda yargılama devam ederken alınan bilirkişi raporları taraflara tebliğ edilmekte olup, bu raporlara karşı itiraz süreleri hakemler tarafından ara kararda belirtilmektedir. Taraflara tebliğ edilen bu raporlara karşı itiraz dilekçeleri sunulurken, bilirkişi raporuna karşı itirazların kabul edilmediği takdirde HMK gereğince ıslah dilekçesinin sunulması için süre talep edilmektedir. Ancak bazı hakemler tarafından ıslah için süre verilmeden başvuru dilekçesinde talep edilen kısmi alacak üzerinden karar tesis edilmektedir. Komisyonca tesis edilen bu karar açıkça hukuk ve yasalara aykırıdır. Bu aykırılığa rağmen, komisyona yapılan başvurularda uyuşmazlık tutarı 5.000 TL’nin altında kalan kararlar kesin karar niteliğinde olduğu için, komisyon tarafından hukuka aykırı olarak tesis edilen bu karara karşı başvuran tarafından başvurulacak yasal yolların önü kapatılmaktadır.
Yukarıda bahsi geçen bu sorunlardan açıkça görüleceği üzere, Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvurularda usul açısından birçok problemle karşılaşılmakta olup, başvuranlar tarafından usule ilişkin hukuka aykırı olarak tesis edilen bu kararlara karşı da itirazlarını kullanma hakkı kısıtlanmaktadır.
Usul hukuku açısından karşılaşılan bu sorunların dışında, değer kaybı zararlarının tazminine ilişkin zamanaşımı süresi ile ilgili de uygulamada birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Değer kaybı zararları yukarıda da açıklandığı üzere haksız fiil sorumluluğu kapsamında talep edilebilen zararlardan olup, bu zararlar için zamanaşımı süresi, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halükarda kaza tarihinden itibaren 10 yıl olmasına rağmen, uygulamada bu başvurular kaza tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde zamanaşımına uğramış kabul ediliyor.
Özellikle değer kaybı zararları, araçların karıştığı kaza neticesinde meydana gelen zararlardan olsa da bu zararın miktarı ve oluşup oluşmadığı kaza tarihinde tespit edilebilecek bir zarar değildir. Değer kaybı zararları, kaza nedeniyle araçta onarım sırasında değişen, düzeltilen ve işlem gören parçalar dikkate alınarak hesaplanmakta olup, bu nedenle kaza anında bu aracın değer kaybı zararının oluşup oluşmadığının tespit edilmesi mümkün değildir. Bu nedenlerle, değer kaybı zararına ilişkin taleplerin kaza tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde zamanaşımına uğradığının kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatindeyim. Bu zararlara ilişkin 2 yıllık zamanaşımı süresinin zararın oluştuğunun eksper tarafından tespit edildiği tarihte işlemeye başlaması gerektiği kanaatinde olmakla, bu kabul edilmese dahi en azından zarar gören araçta onarımın bittiği tarihten itibaren başlamasının kabul edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu kanaatindeyim.
Filo kiralama şirketine ait araçta meydana gelen değer kaybı zararına ilişkin komisyona yapılmış olan başvuruda, ıslah tarihi itibariyle talep edilen alacakların zamanaşımına uğraması nedeniyle, bu taleplere ilişkin red kararı verilmiş olup, komisyonca verilen bu karara karşı itiraz edilmesi üzerine itiraz hakem heyeti tarafından verilen karar kısmi de olsa bu görüşü destekler niteliktedir.
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti’nin 2018.İ.11609 2019/İHK-1867 sayılı 19.02.2019 tarihli kararı “…Somut olayda, davacı, 01.06.2018 tarihinde açtığı dava ile l00,00 TL değer kaybı istemiş ve yargılama sırasında verdiği l7.10.20l8 tarihli ıslah dilekçesi ile değer kaybı talebini 6.825,00 TL’ye yükseltmiş durumdadır. Başvuruya konu kazanın 08.09.2016 tarihinde gerçekleştiği ve araçla ilgili onarım faturasının da 28.09.2018 tarihinde düzenlendiği dosya kapsamı ile sabittir. Bu duruma göre, uzun süreli kiralama işlemi yaptığı bildirilen davacı şirketin, en geç onarım faturasının düzenlendiği 28.09.2018 tarihi itibariyle zarardan haberdar olduğunun, iki yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihte başladığının ve bu sürenin 17.10.2018 olan ıslah tarihi itibariyle dolmuş durumda bulunduğunun kabulü gerekir…”[2] şeklinde olup, bu karardan da görüleceği üzere özellikle filo kiralama şirketlerine ait araçlarda zamanaşımı süresinin kaza tarihinden itibaren değil, onarım faturasının düzenlendiği tarihten itibaren işlemeye başladığının kabul edilmesi gerekmektedir.
Araç değer kaybı ile ilgili Araç Değer Kaybı Nasıl Talep Edilir? başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. Yazı dizimin devamında Araç Değer Kaybını Kimler Talep Edebilir? başlıklı yazımız yer almaktadır.
Yazar: Sinem SENCER / Avukat
[1] “BKZ. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/21090 E. 2014/17659 K. Sayılı 04.12.2014 tarihli kararı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/7125 E. 2014/8526 K. Sayılı, 29.05.2014 tarihli kararı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/21322 E. 2014/17939 K. Sayılı 08.12.2014 tarihli kararı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/5234 E. 2016/7127 K. Sayılı, 13.06.2016 tarihli kararı, https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/”
[2] “Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti’nin 2018.İ.11609 2019/İHK-1867 sayılı 19.02.2019 tarihli kararı”