HALKA AÇIK VE HALKA KAPALI ANONİM ORTAKLIKLARDA KÂR PAYI ALMA HAKKI
Logo



Av. İrem AKINCI 29 Jun, 2021 Universal

Halka Açık ve Halka Kapalı Anonim Ortaklıklarda Kâr Payı Alma Hakkı


Anonim şirketlerde kâr payı alma hakkı, pay sahiplerinin en önemli mali haklarındandır. Halka kapalı anonim şirketlerde pay sahiplerinin kâr payı hakkı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda  (TTK) ; halka açık anonim şirketlerde pay sahiplerinin kâr payı hakkı hem yürürlükte olan 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda (SPKn) hem de 6102 sayılı TTK’da düzenlenmiştir. Kâr payına ilişkin genel düzenlemeler bir yana dursun, mevzuat tarafından halka açık anonim şirketlerin kâr payı dağıtma zorunluluğunun bulunup bulunmadığı açıkça düzenlenmiş değildir. İşte bütün bu hususları sergilemek amacıyla incelemeye konu makale, doktrin görüşleri ve mevzuat düzenlemeleri kapsamında, halka açık ve halka kapalı anonim şirketlerin kâr dağıtım zorunluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.

 

Kâr Payı Hakkı

 

Pay sahibi bakımında en önemli mali hak kâr payıdır. Kâr payı müktesep haklardandır[1]. Kâr payı hakkı, pay sahibinin üyelik veya ortaklık sıfatından değil, paya malik olmasından doğmaktadır, yani hak mülkiyetten doğar. Anonim şirketler ise hukuki açıdan bağımsız olup, kâr elde etme amacıyla kurulmuşlardır[2].  6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda[3] (TTK) kâr payının tanımı yapılmamıştır. Türk Dil Kurumu’nda (TDK) yer alan tanıma göre ise “kâr payı; bir işletmenin maliyet giderleri ve zararları çıkarıldıktan sonra kalan net kârın pay senedi başına düşen bölümü, temettü hissesi’’dir[4]. 24 Ocak 2014 tarihli ve 28891 sayılı Resmi Gazete ile ortaklıkların kâr payı ile kâr payı avansı dağıtımında, kâr payının korunmasında ve kâr dağıtım politikasının belirlenmesinde uyulacak usul ve esasların düzenlenmesi amacıyla Kâr Payı Tebliği (II-19.1) yayımlanmış olup, Tebliğ’de kâr payının tanımına yer verilmiştir. Tebliğ m. 3/e’de ye göre “kâr payı, genel kurulca belirlenen politika çerçevesinde hesap dönemi itibarıyla net dönem kârı ve kâr dağıtımına konu edilebilecek diğer kaynaklar üzerinden ortaklara ve kâra katılan diğer kişilere genel kurulca dağıtılmasına karar verilen tutarı’’ ifade eder.

 

Halka kapalı anonim ortaklıklar bakımından kâr payı alma hakkı, bu konuda temel kanun olan TTK’da düzenlenmiştir. Halka açık anonim ortaklıklar bakımından ise SPKn’da özel hükümler yer almıştır. Anonim şirketlerde kâr payı meselesinin ana hatlarının asıl olarak TTK’da düzenlenmiş olması sebebiyle SPKn bakımından yapılacak bir tartışmada TTK bağlamında yapılan tartışmaların dikkate alınması gerekir.

 

Kâr Payının Belirlenmesi

 

TTK m. 508’e göre; “Esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kâr ve tasfiye payı pay sahibinin sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesap edilir.’’ Kâr payı oranı ise ortaklığın yıllık bilançosuna göre belirlenir. Dağıtılması öngörülen kâr payı tutarının tamamı, ancak yasal kayıtlarda mevcut net dağıtılabilir kârdan veya diğer kaynaklardan karşılanabildiği sürece dağıtılabilecektir. Belirtmek gerekir ki, kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez. (TTK m. 523/1) Sonuç olarak, kâr payı ancak net dönem kârından ve serbest yedek akçelerden dağıtılabilir. (TTK m. 509/2)

 

Dağıtılması öngörülen kâr payı tutarının tamamı, ancak yasal kayıtlarda (Vergi Usul Kanunu’na göre tutulan kayıtlarda) mevcut net dağıtılabilir kârdan veya diğer kaynaklardan karşılanabildiği sürece dağıtılabilecektir. Bir başka deyişle, dağıtılacak kâr payı tutarında üst sınır, yasal kayıtlarda yer alan ilgili kâr dağıtım kaynaklarının dağıtılabilir tutarıdır[5].

 

Kâr Payı Dağıtmaya Yetkili Organ

 

              Genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerini düzenleyen TTK m. 408/2’nin (d) bendinde; finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil bu konulara dair kararların alınması genel kurulun devredilemez yetkisi olarak sayılır. O hâlde, anonim şirketlerde kâr payını dağıtmaya yetkili organ genel kuruldur. Gündeme bağlılık ilkesinin bir sonucu olarak genel kurul, toplantı gündeminde yer alan konularda karar alabilir. Genel kurul, kârın ne zaman, nasıl, ne kadar dağıtılacağını belirler ve bu yetki başka bir organa devredilemez. Yönetim kurulu, gündem içeriğini belirlerken, kârın ne kadarının hangi oranlar ile dağıtılacağını teklif olarak genel kurula sunma olanağına sahiptir. Fakat genel kurul, yönetim kurulunun bu önerisi ile bağlı olmayıp, yönetim kurulunun teklifi ile paralel olarak veya tamamen farklı bir yönde karar verebilir.

 

 

 

TTK’ya Göre Kâr Payı Dağıtımı Zorunlu Mudur?

 

Anonim şirket genel kurulunun kâr payı dağıtım zorunluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin hem 6762 sayılı eski Tük Ticaret Kanunu (eTTK) döneminde hem de 6102 sayılı TTK döneminde çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Öncelikle yasal düzenlemeye bakacak olursak, TTK ve esas sözleşme gereğince ayrılması gereken yedek akçeler ayrılmadıkça kâr payı dağıtımı yapılamaz.(TTK m. 523) TTK m. 519/1 gereğince her yıl dönem karının yüzde beşini ve sermayenin yüzde yirmisini buluncaya kadar yedek akçe ayrılması zorunludur. Bu sınıra ulaşıldıktan sonra da;

 

a) Yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan kısmı,

b) Iskat sebebiyle iptal edilen pay senetlerinin bedeli için ödenmiş olan tutardan, bunların yerine verilecek yeni senetlerin çıkarılma giderlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmı,

c) Pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu, genel kanuni yedek akçeye eklenir.

 

Dağıtılabilir kârdan TTK m. 519/1’de belirtilen yedek akçe ile pay sahipleri için yüzde beş kâr payı ayrıldıktan sonra kalanın en çok onda biri intifa senetleri bağlamında kuruculara ödenir.

 

Doktrinde, anonim şirketlerin kâr payı ödeme zorunluluğu bulunduğunu savunan yazarların dayanağı TTK m. 519/2-c’dir. Tekinalp’e göre, maddede geçen “pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra …’’ ibaresi, anonim ortaklığa yıllık kârın yüzde beşini pay sahiplerine dağıtma zorunluluğu yükler[6]. Çünkü 6102 sayılı TTK’dan farklı olarak eTK farklı bir hüküm içermekte idi. eTK m. 466/2 uyarınca “Safi kardan, birinci fıkrada yazılı yedek akçeden başka pay sahipleri için % 5 kar payı ayrıldıktan sonra, pay sahipleriyle kara iştirak eden diğer kimselere dağıtılması kararlaştırılmış olan kısmın onda biri’’ ayrıma eklenmesi gerekliydi. Bizim de katıldığımız görüşe[7] göre, TTK m. 519/2-c hükmünde yer alan “pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra (…) ‘’ ifadesine bakarak pay sahiplerine kâr payı ödeme zorunluluğu bulunduğu sonucu çıkarılamaz. Nitekim buradan çıkarılacak sonuç, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onunun genel kanuni yedek akçeye eklenme zamanının tespitinden ibarettir.

 

              TTK m. 523/3 ile kanuni ve esas sözleşmede öngörülen ve isteğe bağlı olarak yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemeyeceği hükme bağlanmıştır. Maddede sayılan şartların sağlanması halinde ise genel kurula da kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verme yetkisi tanınmıştır. O hâlde, genel kurula verilen bu yetkinin şirketin kâr dağıtmama kararı alma konusunda serbest olduğuna işaret ettiğini söylemek mümkün müdür?  Bu hususta, kâr payı dağıtmama kararı, tek başına hukuki denetime tabi olmayıp ancak ilave koşulların da eklenmesi ile mahkeme denetimine tabi kılındığını belirtmek gerekir[8].  523’ün genel kurula geniş takdir yetkisi vermiş olduğu ve şirketin kâr payı dağıtım zorunluluğu bulunmadığına dair öngördüğüne dair tartışmalar bir yana dursun, bu hususta incelenen Yargıtay kararlarında, şirketin aldığı kâr dağıtmama kararı hakkında haklı bir sebebin olması gerektiğine değinilir. Yargıtay, genel kurulun haklı bir sebep olmaksızın, keyfi olarak verdiği kâr dağıtmama kararlarını iptal eden yerel mahkemelerin dağıtılması gereken kâr miktarını da belirleyerek bunun dağıtılmasına karar verebileceğine dair kararlara hükmetmiştir[9].

 

              Nihayet, Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik m. 12/d’de, yıllık faaliyet raporunun finansal durum bölümünde kâr dağıtımı yapılmayacaksa, bunun gerekçesi ile birlikte ayrıca, dağıtılmayan kârın nasıl kullanılacağına ilişkin önerinin de yer alması öngörüldüğünü belirtmekte fayda vardır.

 

6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu Çerçevesinde Halka Açık Anonim Ortaklıkların Kâr Payı Dağıtımı Ve Dağıtım Zorunluluğu Olup Olmadığı Meselesi

 

  • Payları Borsada İşlem Gören Halka Açık Anonim Ortaklıklar Bakımından Kâr Payı Hakkı

 

SPKn m. 19’a göre: “Halka açık ortaklıklar, kârlarını genel kurulları tarafından belirlenecek kâr dağıtım politikaları çerçevesinde ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak dağıtırlar.’’ 2499 sayılı (eski) Sermaye Piyasası Kanunu’nun (eSPKn) 15/1. maddesinde yer alan birinci temettü oranının esas sözleşmede yer alması zorunluluğu bulunmakta ve bunun asgari oranının SPKurulu tarafından belirlenmesi öngörülmekteydi. Madde gerekçesi incelendiğinde, halka açık anonim ortaklıkların esas sözleşmelerinde birinci temettü oranının gösterilmesi zorunluluğu uygulaması yerine halka açık ortaklıkların genel kurulları tarafından belirlenecek kâr dağıtım politikaları çerçevesinde kârlarını dağıtabilecekleri düzenlenmiştir. Bu sayede güdülen amacın halka açık anonim ortaklıklarda dağıtılacak kâr payına ilişkin oransal veya asgari tutar şeklinde herhangi bir kısıtlama getirmek yerine, şirketlere finansal yapıları ve yatırım planlarına uygun hareket edebilme esnekliği sağlamak olduğu vurgulanmaktadır[10]. O hâlde, halka açık anonim ortaklıklar, kâr payı dağıtıp dağıtmayacakları, dağıtılacak kâr payı oranlarını yine genel kurullarınca usul ve esaslarını çizdikleri kâr dağıtım politikalarında serbestçe belirleyebilecektir. SPKn m. 19/2’de “Kanunen ayrılması gereken yedek akçeler ve esas sözleşmede pay sahipleri için belirlenen kâr payı ayrılmadıkça başka yedek akçe ayrılmasına, ertesi yıla kâr aktarılmasına ve intifa senedi sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine ve ortaklık çalışanlarına kârdan pay dağıtılmasına karar verilemeyeceği gibi, belirlenen kâr payı ödenmedikçe bu kişilere kârdan pay dağıtılamaz.’’ hükmü yer alır. Madde metninde geçen “…ayrılmadıkça…’’ ibaresinden diğer ayırımların yapılabilmesi için pay sahipleri lehine “hesaben ayırım” yapılmasının yeterli olacağı anlaşılmalıdır[11]. Zira kanunun lafzi yorumu yapıldığında söz konusu ayrımın amacı ihtiyari yedek akçe ayrımı, ertesi yıla kâr aktarımı veya diğer hak sahiplerine kâr dağıtımı yapılması için öncelikle pay sahiplerinin mali hakkı olan kâr payı hakkının hesaben de olsa ayrılması gerekir. Pek tabii hesaben ayrım yapılmış olsa bile pay sahipleri hesabına ayrılan kâr ödenmedikçe anılan diğer kimselere kârdan ödeme yapılamayacaktır. Buna paralel olarak Çonkar, SPKn 19/2’nin ilk temettü payı için sağladığı bir koruma var ise bunun muhtelif şekillerde aşılmaya müsait olarak tasarlandığı görüşündedir.

 

Halka açık anonim ortaklıkların kâr payı dağıtımını konu alan ikincil düzenleme ise Kâr Payı Tebliği (II-19.1)’dir. Tebliğ m. 4/1; “Ortaklıklar, kârlarını genel kurulları tarafından belirlenecek kâr dağıtım politikaları çerçevesinde ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak genel kurul kararıyla dağıtır. Ortaklıkların kâr dağıtım politikalarına ilişkin olarak Kurul tarafından benzer nitelikteki ortaklıklar bazında farklı esaslar belirlenebilir.’’ hükmüne yer vermiş ve m. 5/3’te SPKn ile paralel bir düzenleme yapılarak “TTK’ya göre ayrılması gereken yedek akçeler ile esas sözleşmede veya kâr dağıtım politikasında pay sahipleri için belirlenen kâr payı ayrılmadıkça; başka yedek akçe ayrılmasına, ertesi yıla kâr aktarılmasına ve intifa senedi sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine, ortaklık çalışanlarına ve pay sahibi dışındaki kişilere kârdan pay dağıtılmasına karar verilemeyeceği gibi, pay sahipleri için belirlenen kâr payı nakden ödenmedikçe bu kişilere kârdan pay dağıtılamaz. Bu maddenin ikinci fıkrası ile TTK’nın 348 inci maddesinin birinci fıkrası ve üçüncü fıkrası hükümleri saklıdır.’’ düzenlemesine gidilmiştir.

 

  • Payları Borsada İşlem Görmeyen Halka Açık Anonim Ortaklıklar Bakımından Kâr Payı Dağıtımı

 

Kâr Payı Tebliği (II-19.1) ile payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıkların kâr payı dağıtımına yönelik özel düzenlemeler getirilmiştir. Tebliğ m. 7/1’de “payları borsada işlem görmeyen ortaklıklar için kâr payı dağıtım oranı, Tebliğ hükümleri uyarınca belirlenen bağışlar eklenmiş net dağıtılabilir dönem kârının yüzde yirmisinden az olamaz.’’ şeklinde emredilerek kâr payı dağıtım oranının asgari ne olabileceğini ifade edilmiştir. Her ne kadar maddenin üçüncü fıkrasında payları borsada işlem görmeyen ortaklıkların; Tebliğ hükümleri uyarınca belirlenen bağışlar eklenmiş net dağıtılabilir dönem kâr payı tutarının genel kurula sunulacak son yıllık finansal tablolara göre sermayelerinin yüzde beşinden daha düşük olmaması veya söz konusu finansal tablolara göre net dağıtılabilir dönem kârı 100.000 TL’nin altında olmaması halinde kâr payı dağıtmak zorunda olduğuna ilişkin bir anlam çıksa da, bu şekilde net bir yoruma varılamaz. Anılan maddenin birinci fıkrası yalnızca kâr dağıtım oranının asgari ne düzeyde olacağını ifade etmekte, buna karşılık böyle bir oranın esas sözleşmede yer alması veya asgari bu orandan dağıtım yapılması yönünde bir zorunluluk içermemektedir[12].

 

Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıkların kâr payı dağıtımının ikincil mevzuatta özel düzenleme alanı bulması, dağıtım zorunluluğunun bulunup bulunmadığına dair tartışmaları sonlandırmamıştır. Bir görüşe göre söz konusu düzenlemenin dağıtım zorunluluğunu mutlak olarak öngördüğünü söylenmesi mümkün değildir. Zira anılan maddenin birinci fıkrasında yalnızca kâr payı dağıtım oranının asgari ne olabileceği ifade edilmiştir.  Buna karşılık söz konusu oranın esas sözleşmede yer alması veya asgari bu orandan dağıtım yapılması yönünde bir zorunluluk içermemektedir[13]. Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar için maddede açıkça düzenlen tek zorunluluk, kâr payını tam ve nakden dağıtmaları zorunluluğudur. (Tebliğ m. 7/2) Kâr Payı Tebliği m. 7/2 uyarınca payları borsada işlem görmeyen şirketler bakımından kâr payı, kâr payı kuponlarının teslimi üzerine tam ve nakden yapılır. Aynı madde, bu şirketlerin taksitle ödeme imkânından yararlanamayacağını da belirtmektedir. Bu düzenleme ışığında, payları borsada işlem gören şirketlerin kâr payı alacağı bakımından bir vade belirleyemeyeceği sonucuna varılabilir[14]. Öte yandan Tebliğ m. 7/3 ile payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklara bir sınır getirilmiş, genel kurula sundukları ve dağıtılacak kâr payının son finansal tablolarında tespit edilen sermayenin yüzde beşinden daha düşük olması veya söz konusu finansal tablolara göre net dağıtılabilir dönem karının 100.000,00.-TL’nin altında olması halinde kâr payı dağıtmayabilecekleri ve bunun kamuya duyurma zorunlulukları getirilmiştir.

 

Kâr Dağıtım Politikası

 

Kâr dağıtım politikası, SPKn m. 19/1’de, Kâr Payı Tebliği (II-19.1) ile Kurumsal Yönetim Tebliği’nde (II-17.1) ayrıca ele alınmıştır. Mevzuat düzenlemeleri ile halka açık anonim şirket genel kurulları kâr dağıtım kararını, şirketin kâr dağıtım politikaları çerçevesinde ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun şekilde almak zorunda olduğu belirtilmiş olup,  ortaklıklara kâr dağıtım politikalarını belirleme serbestisi tanınmıştır.

 

Kâr dağıtım politikası, şirketlerin genel kurullarında karar bağlanan bir belge olup, asgari aşağıdaki hususları içerir;

  • Dönem kârı ve dağıtılabilir kârın tutarı ile kaynağı,
  • Yönetim kurulunun kârın dağıtılmasına ilişkin teklifini hangi kriterleri gözeterek hazırladığı hususu,
  • Grup ayrımları da belirtilmek suretiyle hisse başına ödenecek kâr payı,
  • Yönetim kurulu üyelerine, kurucu intifa senedi sahiplerine ve çalışanlarına dağıtılması düşünülen kâr payları ve bunların hesaplama şekli,
  • Kâr paylarının ödeme yeri, zamanı ve şekli,
  • Takip eden hesap döneminde kâr payı (temettü) avansı dağıtılması düşünülüyorsa, buna ilişin esaslar ve öngörüler,
  • Dolaylı iştirak ilişkileri de dikkate alınmak suretiyle, dağıtılabilir kardan önemli miktarda pay alan gerçek kişiler ve alacakları kâr payı tutarları (küçük yatırımcılar toplulaştırılmış olarak verilebilir),
  • Şirketin yıl içinde yaptığı ve yıl sonunda yapmayı planladığı bağış ve yardımlar hakkında bilgi[15].

 

Söz konusu serbesti, SPKn m. 19/1 ve devamında belirtildiği üzere SPKurulu’nun denetimine tabidir. Bu kapsamda SPKurulu tarafından 27.01.2014 tarih ve 2/39 sayılı karar ile Kâr Payı Dağıtım Rehberi yayımlanmış olup, SPKurulu’na kâr dağıtım politikalarına müdahale etme yetkisi verilmiştir.

 

Hukukumuzda kâr dağıtım politikalarının hukuki niteliği belirlenmemiş olup; politikaya aykırı alınan genel kurul kararlarının akıbetinin ne olacağı konusu doktrinde tartışmalıdır. Genel kurulun kâr dağıtım politikasında belirlediği kâr dağıtım kararına aykırı davranış karşısında hukuken başvurulacak bir yol olup olmadığı meselesinde ise doktrinde bu konuda hâkim olan görüş, kâr dağıtım politikasında belirlenen kâr dağıtım kararına aykırı genel kurul kararının TTK 445 vd. uyarınca iptal yaptırımına tabi olduğu yönündedir[16]. Yargıtay kararlarında, şirketin aldığı kâr dağıtmama kararı hakkında haklı bir sebebin olması gerektiğine değinilir. Yargıtay, genel kurulun haklı bir sebep olmaksızın, keyfi olarak verdiği kâr dağıtmama kararlarını iptal eden yerel mahkemelerin dağıtılması gereken kâr miktarını da belirleyerek bunun dağıtılmasına karar verebileceğine dair kararlara hükmetmiştir[17].

Hazırlayan: Av. İrem AKINCI    

Bilgi ve değerlendirmelerinize sunulur.

 

[1] BOZKURT, Tamer, Ticaret Hukuku Özet Şirketler Hukuku, 5. Bası, Kuram Kitap, Kocaeli, 2016, s. 157. bkz. müktesap hak kavramıyla ilgili olarak; anonim şirketlerde her pay sahibinin, kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre dağıtılmak için ayrılan kâra, payı oranında katılma hakkı vardır. Bu hak, Türk hukuk literatüründe “nispi müktesep hak” kavramı ile nitelendirilmektedir, AKBULAK, Yavuz, Halka Açık Anonim Şirketlerde Kâr Payı ve Temettü Avansı Dağıtımı Esasları, Vergi Dünyası, S. 249, 2002, s.120. (ÇELİK, Birol, T.C. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Dönem Kârının Dağıtılması, Muhasebeleştirilmesi, Vergilendirilmesi Ve Kitler Üzerine Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi s.12’den naklen).

[2]  BADAK AYBAR, Zehra, Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirkette Pay Sahibinin Kâr Payı Hakkı, Doktora Tezi, T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2018, s. 193.

[3] RG. 27846, 14.02.2011.

[4] https://sozluk.gov.tr/, (E.T.: 22.05.2021).

[6] TEKİNALP, Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Değişiklikler ve İkincil Düzenlemelerle Güncelleştirilmiş 4. Baskı, İstanbul, 2015, s. 14.

[7] Benzer görüş için bkz. ÇONKAR, Halil, Halka Açık Anonim Ortaklıklarda Kâr Payına İlişkin Bazı Meseleler, İÜHFM, C. 75, S. 2, 2017, s.663.

[8] BADAK AYBAR, Zehra, Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirkette Pay Sahibinin Kâr Payı Hakkı, Doktora Tezi, T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2018, s. 76.

[9] Bkz. Yarg. 11.HD.16.05.2003, E.2002/13209, K.2003/5053; 11.HD.8.4.1986, E.86/1195, K.86/1250.

[10] Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu, (https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss337.pdf), (E.T. 22.05.2021)

[11] ÇONKAR, a.g.m., s. 669.

[12] ÇONKAR, M. Halil, Halka Açık Anonim Ortaklıklarda Kâr Payı Hakkına İlişkin Bazı Meseleler, İÜHFM C. LXXV, S. 2, 2017, s. 671.

[13] ÇONKAR, a.g.m., s. 671.

[14] ÇELİKBOYA, Kerem, Anonim Şirketlerde Pay Sahibinin Kâr Payı Hakkı, Doktora Tezi, T.C. Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2020, s. 375.

[15] Bkz. (https://www.spk.gov.tr/Sayfa/Dosya/986), (E.T.: 12.05.2021).

[16] Karacan/Erişir Karacan, s. 218, Manavgat, s. 502, Gürbüz Usluel, s. 224; buna karşılık Manavgat kâr -dağıtım politikasının bilanço karara bağlanırken göz önüne alınması gereken bir ilkeler bütünü olmakla birlikte mutlak bir bağlayıcılığa sahip olmadığı, bu bakımdan haklı sebeplerin varlığı halinde kâr dağıtım politikasında yer alan ilkelerden sapan kararlar alınabileceği görüşündedir; s. 502, (ÇONKAR, a.g.m., s.674’ten naklen).

[17] Bkz. 11.HD.16.05.2003, E.2002/13209, K.2003/5053; 11.HD.8.4.1986, E.86/1195, K.86/1250.

Anonim şirketlerde kâr payı alma hakkı, pay sahiplerinin en önemli mali haklarındandır. Halka kapalı anonim şirketlerde pay sahiplerinin kâr payı hakkı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda  (TTK) ; halka açık anonim şirketlerde pay sahiplerinin kâr payı hakkı hem yürürlükte olan 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda (SPKn) hem de 6102 sayılı TTK’da düzenlenmiştir. Kâr payına ilişkin genel düzenlemeler bir yana dursun, mevzuat tarafından halka açık anonim şirketlerin kâr payı dağıtma zorunluluğunun bulunup bulunmadığı açıkça düzenlenmiş değildir. İşte bütün bu hususları sergilemek amacıyla incelemeye konu makale, doktrin görüşleri ve mevzuat düzenlemeleri kapsamında, halka açık ve halka kapalı anonim şirketlerin kâr dağıtım zorunluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.

 

Kâr Payı Hakkı

 

Pay sahibi bakımında en önemli mali hak kâr payıdır. Kâr payı müktesep haklardandır[1]. Kâr payı hakkı, pay sahibinin üyelik veya ortaklık sıfatından değil, paya malik olmasından doğmaktadır, yani hak mülkiyetten doğar. Anonim şirketler ise hukuki açıdan bağımsız olup, kâr elde etme amacıyla kurulmuşlardır[2].  6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda[3] (TTK) kâr payının tanımı yapılmamıştır. Türk Dil Kurumu’nda (TDK) yer alan tanıma göre ise “kâr payı; bir işletmenin maliyet giderleri ve zararları çıkarıldıktan sonra kalan net kârın pay senedi başına düşen bölümü, temettü hissesi’’dir[4]. 24 Ocak 2014 tarihli ve 28891 sayılı Resmi Gazete ile ortaklıkların kâr payı ile kâr payı avansı dağıtımında, kâr payının korunmasında ve kâr dağıtım politikasının belirlenmesinde uyulacak usul ve esasların düzenlenmesi amacıyla Kâr Payı Tebliği (II-19.1) yayımlanmış olup, Tebliğ’de kâr payının tanımına yer verilmiştir. Tebliğ m. 3/e’de ye göre “kâr payı, genel kurulca belirlenen politika çerçevesinde hesap dönemi itibarıyla net dönem kârı ve kâr dağıtımına konu edilebilecek diğer kaynaklar üzerinden ortaklara ve kâra katılan diğer kişilere genel kurulca dağıtılmasına karar verilen tutarı’’ ifade eder.

 

Halka kapalı anonim ortaklıklar bakımından kâr payı alma hakkı, bu konuda temel kanun olan TTK’da düzenlenmiştir. Halka açık anonim ortaklıklar bakımından ise SPKn’da özel hükümler yer almıştır. Anonim şirketlerde kâr payı meselesinin ana hatlarının asıl olarak TTK’da düzenlenmiş olması sebebiyle SPKn bakımından yapılacak bir tartışmada TTK bağlamında yapılan tartışmaların dikkate alınması gerekir.

 

Kâr Payının Belirlenmesi

 

TTK m. 508’e göre; “Esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kâr ve tasfiye payı pay sahibinin sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesap edilir.’’ Kâr payı oranı ise ortaklığın yıllık bilançosuna göre belirlenir. Dağıtılması öngörülen kâr payı tutarının tamamı, ancak yasal kayıtlarda mevcut net dağıtılabilir kârdan veya diğer kaynaklardan karşılanabildiği sürece dağıtılabilecektir. Belirtmek gerekir ki, kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez. (TTK m. 523/1) Sonuç olarak, kâr payı ancak net dönem kârından ve serbest yedek akçelerden dağıtılabilir. (TTK m. 509/2)

 

Dağıtılması öngörülen kâr payı tutarının tamamı, ancak yasal kayıtlarda (Vergi Usul Kanunu’na göre tutulan kayıtlarda) mevcut net dağıtılabilir kârdan veya diğer kaynaklardan karşılanabildiği sürece dağıtılabilecektir. Bir başka deyişle, dağıtılacak kâr payı tutarında üst sınır, yasal kayıtlarda yer alan ilgili kâr dağıtım kaynaklarının dağıtılabilir tutarıdır[5].

 

Kâr Payı Dağıtmaya Yetkili Organ

 

              Genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerini düzenleyen TTK m. 408/2’nin (d) bendinde; finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil bu konulara dair kararların alınması genel kurulun devredilemez yetkisi olarak sayılır. O hâlde, anonim şirketlerde kâr payını dağıtmaya yetkili organ genel kuruldur. Gündeme bağlılık ilkesinin bir sonucu olarak genel kurul, toplantı gündeminde yer alan konularda karar alabilir. Genel kurul, kârın ne zaman, nasıl, ne kadar dağıtılacağını belirler ve bu yetki başka bir organa devredilemez. Yönetim kurulu, gündem içeriğini belirlerken, kârın ne kadarının hangi oranlar ile dağıtılacağını teklif olarak genel kurula sunma olanağına sahiptir. Fakat genel kurul, yönetim kurulunun bu önerisi ile bağlı olmayıp, yönetim kurulunun teklifi ile paralel olarak veya tamamen farklı bir yönde karar verebilir.

 

 

 

TTK’ya Göre Kâr Payı Dağıtımı Zorunlu Mudur?

 

Anonim şirket genel kurulunun kâr payı dağıtım zorunluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin hem 6762 sayılı eski Tük Ticaret Kanunu (eTTK) döneminde hem de 6102 sayılı TTK döneminde çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Öncelikle yasal düzenlemeye bakacak olursak, TTK ve esas sözleşme gereğince ayrılması gereken yedek akçeler ayrılmadıkça kâr payı dağıtımı yapılamaz.(TTK m. 523) TTK m. 519/1 gereğince her yıl dönem karının yüzde beşini ve sermayenin yüzde yirmisini buluncaya kadar yedek akçe ayrılması zorunludur. Bu sınıra ulaşıldıktan sonra da;

 

a) Yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan kısmı,

b) Iskat sebebiyle iptal edilen pay senetlerinin bedeli için ödenmiş olan tutardan, bunların yerine verilecek yeni senetlerin çıkarılma giderlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmı,

c) Pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu, genel kanuni yedek akçeye eklenir.

 

Dağıtılabilir kârdan TTK m. 519/1’de belirtilen yedek akçe ile pay sahipleri için yüzde beş kâr payı ayrıldıktan sonra kalanın en çok onda biri intifa senetleri bağlamında kuruculara ödenir.

 

Doktrinde, anonim şirketlerin kâr payı ödeme zorunluluğu bulunduğunu savunan yazarların dayanağı TTK m. 519/2-c’dir. Tekinalp’e göre, maddede geçen “pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra …’’ ibaresi, anonim ortaklığa yıllık kârın yüzde beşini pay sahiplerine dağıtma zorunluluğu yükler[6]. Çünkü 6102 sayılı TTK’dan farklı olarak eTK farklı bir hüküm içermekte idi. eTK m. 466/2 uyarınca “Safi kardan, birinci fıkrada yazılı yedek akçeden başka pay sahipleri için % 5 kar payı ayrıldıktan sonra, pay sahipleriyle kara iştirak eden diğer kimselere dağıtılması kararlaştırılmış olan kısmın onda biri’’ ayrıma eklenmesi gerekliydi. Bizim de katıldığımız görüşe[7] göre, TTK m. 519/2-c hükmünde yer alan “pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra (…) ‘’ ifadesine bakarak pay sahiplerine kâr payı ödeme zorunluluğu bulunduğu sonucu çıkarılamaz. Nitekim buradan çıkarılacak sonuç, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onunun genel kanuni yedek akçeye eklenme zamanının tespitinden ibarettir.

 

              TTK m. 523/3 ile kanuni ve esas sözleşmede öngörülen ve isteğe bağlı olarak yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemeyeceği hükme bağlanmıştır. Maddede sayılan şartların sağlanması halinde ise genel kurula da kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verme yetkisi tanınmıştır. O hâlde, genel kurula verilen bu yetkinin şirketin kâr dağıtmama kararı alma konusunda serbest olduğuna işaret ettiğini söylemek mümkün müdür?  Bu hususta, kâr payı dağıtmama kararı, tek başına hukuki denetime tabi olmayıp ancak ilave koşulların da eklenmesi ile mahkeme denetimine tabi kılındığını belirtmek gerekir[8].  523’ün genel kurula geniş takdir yetkisi vermiş olduğu ve şirketin kâr payı dağıtım zorunluluğu bulunmadığına dair öngördüğüne dair tartışmalar bir yana dursun, bu hususta incelenen Yargıtay kararlarında, şirketin aldığı kâr dağıtmama kararı hakkında haklı bir sebebin olması gerektiğine değinilir. Yargıtay, genel kurulun haklı bir sebep olmaksızın, keyfi olarak verdiği kâr dağıtmama kararlarını iptal eden yerel mahkemelerin dağıtılması gereken kâr miktarını da belirleyerek bunun dağıtılmasına karar verebileceğine dair kararlara hükmetmiştir[9].

 

              Nihayet, Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik m. 12/d’de, yıllık faaliyet raporunun finansal durum bölümünde kâr dağıtımı yapılmayacaksa, bunun gerekçesi ile birlikte ayrıca, dağıtılmayan kârın nasıl kullanılacağına ilişkin önerinin de yer alması öngörüldüğünü belirtmekte fayda vardır.

 

6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu Çerçevesinde Halka Açık Anonim Ortaklıkların Kâr Payı Dağıtımı Ve Dağıtım Zorunluluğu Olup Olmadığı Meselesi

 

  • Payları Borsada İşlem Gören Halka Açık Anonim Ortaklıklar Bakımından Kâr Payı Hakkı

 

SPKn m. 19’a göre: “Halka açık ortaklıklar, kârlarını genel kurulları tarafından belirlenecek kâr dağıtım politikaları çerçevesinde ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak dağıtırlar.’’ 2499 sayılı (eski) Sermaye Piyasası Kanunu’nun (eSPKn) 15/1. maddesinde yer alan birinci temettü oranının esas sözleşmede yer alması zorunluluğu bulunmakta ve bunun asgari oranının SPKurulu tarafından belirlenmesi öngörülmekteydi. Madde gerekçesi incelendiğinde, halka açık anonim ortaklıkların esas sözleşmelerinde birinci temettü oranının gösterilmesi zorunluluğu uygulaması yerine halka açık ortaklıkların genel kurulları tarafından belirlenecek kâr dağıtım politikaları çerçevesinde kârlarını dağıtabilecekleri düzenlenmiştir. Bu sayede güdülen amacın halka açık anonim ortaklıklarda dağıtılacak kâr payına ilişkin oransal veya asgari tutar şeklinde herhangi bir kısıtlama getirmek yerine, şirketlere finansal yapıları ve yatırım planlarına uygun hareket edebilme esnekliği sağlamak olduğu vurgulanmaktadır[10]. O hâlde, halka açık anonim ortaklıklar, kâr payı dağıtıp dağıtmayacakları, dağıtılacak kâr payı oranlarını yine genel kurullarınca usul ve esaslarını çizdikleri kâr dağıtım politikalarında serbestçe belirleyebilecektir. SPKn m. 19/2’de “Kanunen ayrılması gereken yedek akçeler ve esas sözleşmede pay sahipleri için belirlenen kâr payı ayrılmadıkça başka yedek akçe ayrılmasına, ertesi yıla kâr aktarılmasına ve intifa senedi sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine ve ortaklık çalışanlarına kârdan pay dağıtılmasına karar verilemeyeceği gibi, belirlenen kâr payı ödenmedikçe bu kişilere kârdan pay dağıtılamaz.’’ hükmü yer alır. Madde metninde geçen “…ayrılmadıkça…’’ ibaresinden diğer ayırımların yapılabilmesi için pay sahipleri lehine “hesaben ayırım” yapılmasının yeterli olacağı anlaşılmalıdır[11]. Zira kanunun lafzi yorumu yapıldığında söz konusu ayrımın amacı ihtiyari yedek akçe ayrımı, ertesi yıla kâr aktarımı veya diğer hak sahiplerine kâr dağıtımı yapılması için öncelikle pay sahiplerinin mali hakkı olan kâr payı hakkının hesaben de olsa ayrılması gerekir. Pek tabii hesaben ayrım yapılmış olsa bile pay sahipleri hesabına ayrılan kâr ödenmedikçe anılan diğer kimselere kârdan ödeme yapılamayacaktır. Buna paralel olarak Çonkar, SPKn 19/2’nin ilk temettü payı için sağladığı bir koruma var ise bunun muhtelif şekillerde aşılmaya müsait olarak tasarlandığı görüşündedir.

 

Halka açık anonim ortaklıkların kâr payı dağıtımını konu alan ikincil düzenleme ise Kâr Payı Tebliği (II-19.1)’dir. Tebliğ m. 4/1; “Ortaklıklar, kârlarını genel kurulları tarafından belirlenecek kâr dağıtım politikaları çerçevesinde ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak genel kurul kararıyla dağıtır. Ortaklıkların kâr dağıtım politikalarına ilişkin olarak Kurul tarafından benzer nitelikteki ortaklıklar bazında farklı esaslar belirlenebilir.’’ hükmüne yer vermiş ve m. 5/3’te SPKn ile paralel bir düzenleme yapılarak “TTK’ya göre ayrılması gereken yedek akçeler ile esas sözleşmede veya kâr dağıtım politikasında pay sahipleri için belirlenen kâr payı ayrılmadıkça; başka yedek akçe ayrılmasına, ertesi yıla kâr aktarılmasına ve intifa senedi sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine, ortaklık çalışanlarına ve pay sahibi dışındaki kişilere kârdan pay dağıtılmasına karar verilemeyeceği gibi, pay sahipleri için belirlenen kâr payı nakden ödenmedikçe bu kişilere kârdan pay dağıtılamaz. Bu maddenin ikinci fıkrası ile TTK’nın 348 inci maddesinin birinci fıkrası ve üçüncü fıkrası hükümleri saklıdır.’’ düzenlemesine gidilmiştir.

 

  • Payları Borsada İşlem Görmeyen Halka Açık Anonim Ortaklıklar Bakımından Kâr Payı Dağıtımı

 

Kâr Payı Tebliği (II-19.1) ile payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıkların kâr payı dağıtımına yönelik özel düzenlemeler getirilmiştir. Tebliğ m. 7/1’de “payları borsada işlem görmeyen ortaklıklar için kâr payı dağıtım oranı, Tebliğ hükümleri uyarınca belirlenen bağışlar eklenmiş net dağıtılabilir dönem kârının yüzde yirmisinden az olamaz.’’ şeklinde emredilerek kâr payı dağıtım oranının asgari ne olabileceğini ifade edilmiştir. Her ne kadar maddenin üçüncü fıkrasında payları borsada işlem görmeyen ortaklıkların; Tebliğ hükümleri uyarınca belirlenen bağışlar eklenmiş net dağıtılabilir dönem kâr payı tutarının genel kurula sunulacak son yıllık finansal tablolara göre sermayelerinin yüzde beşinden daha düşük olmaması veya söz konusu finansal tablolara göre net dağıtılabilir dönem kârı 100.000 TL’nin altında olmaması halinde kâr payı dağıtmak zorunda olduğuna ilişkin bir anlam çıksa da, bu şekilde net bir yoruma varılamaz. Anılan maddenin birinci fıkrası yalnızca kâr dağıtım oranının asgari ne düzeyde olacağını ifade etmekte, buna karşılık böyle bir oranın esas sözleşmede yer alması veya asgari bu orandan dağıtım yapılması yönünde bir zorunluluk içermemektedir[12].

 

Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıkların kâr payı dağıtımının ikincil mevzuatta özel düzenleme alanı bulması, dağıtım zorunluluğunun bulunup bulunmadığına dair tartışmaları sonlandırmamıştır. Bir görüşe göre söz konusu düzenlemenin dağıtım zorunluluğunu mutlak olarak öngördüğünü söylenmesi mümkün değildir. Zira anılan maddenin birinci fıkrasında yalnızca kâr payı dağıtım oranının asgari ne olabileceği ifade edilmiştir.  Buna karşılık söz konusu oranın esas sözleşmede yer alması veya asgari bu orandan dağıtım yapılması yönünde bir zorunluluk içermemektedir[13]. Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar için maddede açıkça düzenlen tek zorunluluk, kâr payını tam ve nakden dağıtmaları zorunluluğudur. (Tebliğ m. 7/2) Kâr Payı Tebliği m. 7/2 uyarınca payları borsada işlem görmeyen şirketler bakımından kâr payı, kâr payı kuponlarının teslimi üzerine tam ve nakden yapılır. Aynı madde, bu şirketlerin taksitle ödeme imkânından yararlanamayacağını da belirtmektedir. Bu düzenleme ışığında, payları borsada işlem gören şirketlerin kâr payı alacağı bakımından bir vade belirleyemeyeceği sonucuna varılabilir[14]. Öte yandan Tebliğ m. 7/3 ile payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklara bir sınır getirilmiş, genel kurula sundukları ve dağıtılacak kâr payının son finansal tablolarında tespit edilen sermayenin yüzde beşinden daha düşük olması veya söz konusu finansal tablolara göre net dağıtılabilir dönem karının 100.000,00.-TL’nin altında olması halinde kâr payı dağıtmayabilecekleri ve bunun kamuya duyurma zorunlulukları getirilmiştir.

 

Kâr Dağıtım Politikası

 

Kâr dağıtım politikası, SPKn m. 19/1’de, Kâr Payı Tebliği (II-19.1) ile Kurumsal Yönetim Tebliği’nde (II-17.1) ayrıca ele alınmıştır. Mevzuat düzenlemeleri ile halka açık anonim şirket genel kurulları kâr dağıtım kararını, şirketin kâr dağıtım politikaları çerçevesinde ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun şekilde almak zorunda olduğu belirtilmiş olup,  ortaklıklara kâr dağıtım politikalarını belirleme serbestisi tanınmıştır.

 

Kâr dağıtım politikası, şirketlerin genel kurullarında karar bağlanan bir belge olup, asgari aşağıdaki hususları içerir;

  • Dönem kârı ve dağıtılabilir kârın tutarı ile kaynağı,
  • Yönetim kurulunun kârın dağıtılmasına ilişkin teklifini hangi kriterleri gözeterek hazırladığı hususu,
  • Grup ayrımları da belirtilmek suretiyle hisse başına ödenecek kâr payı,
  • Yönetim kurulu üyelerine, kurucu intifa senedi sahiplerine ve çalışanlarına dağıtılması düşünülen kâr payları ve bunların hesaplama şekli,
  • Kâr paylarının ödeme yeri, zamanı ve şekli,
  • Takip eden hesap döneminde kâr payı (temettü) avansı dağıtılması düşünülüyorsa, buna ilişin esaslar ve öngörüler,
  • Dolaylı iştirak ilişkileri de dikkate alınmak suretiyle, dağıtılabilir kardan önemli miktarda pay alan gerçek kişiler ve alacakları kâr payı tutarları (küçük yatırımcılar toplulaştırılmış olarak verilebilir),
  • Şirketin yıl içinde yaptığı ve yıl sonunda yapmayı planladığı bağış ve yardımlar hakkında bilgi[15].

 

Söz konusu serbesti, SPKn m. 19/1 ve devamında belirtildiği üzere SPKurulu’nun denetimine tabidir. Bu kapsamda SPKurulu tarafından 27.01.2014 tarih ve 2/39 sayılı karar ile Kâr Payı Dağıtım Rehberi yayımlanmış olup, SPKurulu’na kâr dağıtım politikalarına müdahale etme yetkisi verilmiştir.

 

Hukukumuzda kâr dağıtım politikalarının hukuki niteliği belirlenmemiş olup; politikaya aykırı alınan genel kurul kararlarının akıbetinin ne olacağı konusu doktrinde tartışmalıdır. Genel kurulun kâr dağıtım politikasında belirlediği kâr dağıtım kararına aykırı davranış karşısında hukuken başvurulacak bir yol olup olmadığı meselesinde ise doktrinde bu konuda hâkim olan görüş, kâr dağıtım politikasında belirlenen kâr dağıtım kararına aykırı genel kurul kararının TTK 445 vd. uyarınca iptal yaptırımına tabi olduğu yönündedir[16]. Yargıtay kararlarında, şirketin aldığı kâr dağıtmama kararı hakkında haklı bir sebebin olması gerektiğine değinilir. Yargıtay, genel kurulun haklı bir sebep olmaksızın, keyfi olarak verdiği kâr dağıtmama kararlarını iptal eden yerel mahkemelerin dağıtılması gereken kâr miktarını da belirleyerek bunun dağıtılmasına karar verebileceğine dair kararlara hükmetmiştir[17].

Hazırlayan: Av. İrem AKINCI    

Bilgi ve değerlendirmelerinize sunulur.

 

[1] BOZKURT, Tamer, Ticaret Hukuku Özet Şirketler Hukuku, 5. Bası, Kuram Kitap, Kocaeli, 2016, s. 157. bkz. müktesap hak kavramıyla ilgili olarak; anonim şirketlerde her pay sahibinin, kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre dağıtılmak için ayrılan kâra, payı oranında katılma hakkı vardır. Bu hak, Türk hukuk literatüründe “nispi müktesep hak” kavramı ile nitelendirilmektedir, AKBULAK, Yavuz, Halka Açık Anonim Şirketlerde Kâr Payı ve Temettü Avansı Dağıtımı Esasları, Vergi Dünyası, S. 249, 2002, s.120. (ÇELİK, Birol, T.C. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Dönem Kârının Dağıtılması, Muhasebeleştirilmesi, Vergilendirilmesi Ve Kitler Üzerine Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi s.12’den naklen).

[2]  BADAK AYBAR, Zehra, Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirkette Pay Sahibinin Kâr Payı Hakkı, Doktora Tezi, T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2018, s. 193.

[3] RG. 27846, 14.02.2011.

[4] https://sozluk.gov.tr/, (E.T.: 22.05.2021).

[6] TEKİNALP, Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Değişiklikler ve İkincil Düzenlemelerle Güncelleştirilmiş 4. Baskı, İstanbul, 2015, s. 14.

[7] Benzer görüş için bkz. ÇONKAR, Halil, Halka Açık Anonim Ortaklıklarda Kâr Payına İlişkin Bazı Meseleler, İÜHFM, C. 75, S. 2, 2017, s.663.

[8] BADAK AYBAR, Zehra, Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirkette Pay Sahibinin Kâr Payı Hakkı, Doktora Tezi, T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2018, s. 76.

[9] Bkz. Yarg. 11.HD.16.05.2003, E.2002/13209, K.2003/5053; 11.HD.8.4.1986, E.86/1195, K.86/1250.

[10] Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu, (https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss337.pdf), (E.T. 22.05.2021)

[11] ÇONKAR, a.g.m., s. 669.

[12] ÇONKAR, M. Halil, Halka Açık Anonim Ortaklıklarda Kâr Payı Hakkına İlişkin Bazı Meseleler, İÜHFM C. LXXV, S. 2, 2017, s. 671.

[13] ÇONKAR, a.g.m., s. 671.

[14] ÇELİKBOYA, Kerem, Anonim Şirketlerde Pay Sahibinin Kâr Payı Hakkı, Doktora Tezi, T.C. Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2020, s. 375.

[15] Bkz. (https://www.spk.gov.tr/Sayfa/Dosya/986), (E.T.: 12.05.2021).

[16] Karacan/Erişir Karacan, s. 218, Manavgat, s. 502, Gürbüz Usluel, s. 224; buna karşılık Manavgat kâr -dağıtım politikasının bilanço karara bağlanırken göz önüne alınması gereken bir ilkeler bütünü olmakla birlikte mutlak bir bağlayıcılığa sahip olmadığı, bu bakımdan haklı sebeplerin varlığı halinde kâr dağıtım politikasında yer alan ilkelerden sapan kararlar alınabileceği görüşündedir; s. 502, (ÇONKAR, a.g.m., s.674’ten naklen).

[17] Bkz. 11.HD.16.05.2003, E.2002/13209, K.2003/5053; 11.HD.8.4.1986, E.86/1195, K.86/1250.


Abone Ol Paylaşılan bloglardan haberdar olmak için abone olabilirsiniz
E-Bülten aydınlatma metni için tıklayınız