Taraflar arasındaki “tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Çorum İcra (Hukuk) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 14.05.2013 gün ve 2013/212 E., 2013/368 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 14.11.2013 gün ve 2013/12675 E., 2013/15396 K. sayılı kararı ile,
(…Dava, temerrüt nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, tahliye talebinin reddine karar verilmesi üzerine karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Takibe esas alınan ve hükme dayanak teşkil edilen 16.10.2012 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı bu kira sözleşmesine dayanarak 28.12.2012 tarihinde başlattığı icra takibinde ödenmeyen 2012 yılı Aralık ayı kira bedelinin tahsilini istemiştir. Ödeme emri davalıya 03.01.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mahkemece ödeme emri tebliğinde eksiklikler bulunduğundan ve ödeme emrinin yasaya uygun gönderilmediğinden bahisle, davanın reddine karar verilmiş ise de, ödeme emrinin geçerli olup olmadığı ve ödeme emrindeki bulunması gereken unsurların eksik olması şikayete tabi olup, taraflarca şikayet yoluna başvurulmaması halinde bu hususun Hâkim tarafından resen dikkate alınamayacağı yasa gereğidir. Ödeme emri şikayet yolu ile iptal edilmediği müddetçe geçerlidir. Bu nedenle davanın açılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından ve takip tahliye istemli olarak yapılmış olduğundan işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır…)
gerekçesiyle ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki bilgi ve belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, temerrüt nedeniyle tahliye istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalının müvekkiline ait taşınmazda kiracı olarak bulunduğunu, 2012 yılı Aralık ayı kirasını ödememesi nedeniyle davalı-borçlu hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme emri tebliğine rağmen itiraz etmediği gibi borcu da ödemediğini ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İ.İ.K) 269/a maddesi uyarınca davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf usulüne uygun şekilde yapılan dava dilekçesi tebliğine karşın yargılamaya katılmamış, cevap vermemiş, mazeret de bildirmemiştir.
Yerel Mahkemece takip dosyasında ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, bu nedenle tahliye sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece uygulamada tebligatın usulsüz olması hâlinde bu durumun icra dairesi tarafından resen göz önüne alınabildiği ve bunun aksinin adaletsiz sonuçlar doğuracağı, ayrıca tahliye talepli icra takibinin hukuki sonucu olarak tahliyeyi talep edecek olan vekilin takibin kesinleşip kesinleşmediği yönünde icra takip dosyasında kontrolünü yaparken dikkate alacağı temel noktanın tebligatın usulüne uygun olup olmadığı hususu olduğu, böyle bir durumda hukuken beklenen tebligat usulsüz ise yeniden tebligat çıkarılmasının icra dairesinden talep edilmesinin gerekeceği, bunun yanı sıra somut olayda muhatabın ödeme emrinden haberdar olduğunu gösteren icra takip dosyası işlemi de bulunmadığı, davayı takip etmeme ve duruşmalara gelmemenin davanın kabulü anlamına gelmeyeceği gibi ödeme emrinden haberdar olduğunu da göstermeyeceği, tebligat usulsüzlüğünün resen göz önüne alınmasının gerekeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından ödeme emri tebliğ usulsüzlüğünün icra mahkemesindeki tahliye davasında mahkemece resen dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle ödeme emrinin tebliğine ilişkin usulsüzlüğün mahkemece re’sen dikkate alınamayacağına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, tebliğ tarihiden itibaren 10 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.01.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.
Taraflar arasındaki “tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Çorum İcra (Hukuk) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 14.05.2013 gün ve 2013/212 E., 2013/368 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 14.11.2013 gün ve 2013/12675 E., 2013/15396 K. sayılı kararı ile,
(…Dava, temerrüt nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, tahliye talebinin reddine karar verilmesi üzerine karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Takibe esas alınan ve hükme dayanak teşkil edilen 16.10.2012 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı bu kira sözleşmesine dayanarak 28.12.2012 tarihinde başlattığı icra takibinde ödenmeyen 2012 yılı Aralık ayı kira bedelinin tahsilini istemiştir. Ödeme emri davalıya 03.01.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mahkemece ödeme emri tebliğinde eksiklikler bulunduğundan ve ödeme emrinin yasaya uygun gönderilmediğinden bahisle, davanın reddine karar verilmiş ise de, ödeme emrinin geçerli olup olmadığı ve ödeme emrindeki bulunması gereken unsurların eksik olması şikayete tabi olup, taraflarca şikayet yoluna başvurulmaması halinde bu hususun Hâkim tarafından resen dikkate alınamayacağı yasa gereğidir. Ödeme emri şikayet yolu ile iptal edilmediği müddetçe geçerlidir. Bu nedenle davanın açılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından ve takip tahliye istemli olarak yapılmış olduğundan işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır…)
gerekçesiyle ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki bilgi ve belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, temerrüt nedeniyle tahliye istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalının müvekkiline ait taşınmazda kiracı olarak bulunduğunu, 2012 yılı Aralık ayı kirasını ödememesi nedeniyle davalı-borçlu hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme emri tebliğine rağmen itiraz etmediği gibi borcu da ödemediğini ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İ.İ.K) 269/a maddesi uyarınca davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf usulüne uygun şekilde yapılan dava dilekçesi tebliğine karşın yargılamaya katılmamış, cevap vermemiş, mazeret de bildirmemiştir.
Yerel Mahkemece takip dosyasında ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, bu nedenle tahliye sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece uygulamada tebligatın usulsüz olması hâlinde bu durumun icra dairesi tarafından resen göz önüne alınabildiği ve bunun aksinin adaletsiz sonuçlar doğuracağı, ayrıca tahliye talepli icra takibinin hukuki sonucu olarak tahliyeyi talep edecek olan vekilin takibin kesinleşip kesinleşmediği yönünde icra takip dosyasında kontrolünü yaparken dikkate alacağı temel noktanın tebligatın usulüne uygun olup olmadığı hususu olduğu, böyle bir durumda hukuken beklenen tebligat usulsüz ise yeniden tebligat çıkarılmasının icra dairesinden talep edilmesinin gerekeceği, bunun yanı sıra somut olayda muhatabın ödeme emrinden haberdar olduğunu gösteren icra takip dosyası işlemi de bulunmadığı, davayı takip etmeme ve duruşmalara gelmemenin davanın kabulü anlamına gelmeyeceği gibi ödeme emrinden haberdar olduğunu da göstermeyeceği, tebligat usulsüzlüğünün resen göz önüne alınmasının gerekeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından ödeme emri tebliğ usulsüzlüğünün icra mahkemesindeki tahliye davasında mahkemece resen dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle ödeme emrinin tebliğine ilişkin usulsüzlüğün mahkemece re’sen dikkate alınamayacağına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, tebliğ tarihiden itibaren 10 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.01.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.