Bu bilgi notunda kısaca günümüzde ve özellikle yakın bir gelecekte yıkıcı teknolojilerden birisi olan blokzincir teknolojisi ve bu teknolojinin en önemli ürünlerinden birisi olan akıllı sözleşmeler genel hatları ile incelenecektir. Bu kapsamda blokzincir teknolojisinin özellikle kendine özgü bazı karakteristik özelliklerinden bahsedilerek, akıllı sözleşmelerin hukuksal açıdan sözleşmeler hukuku bağlamındaki temel bazı kavramlarda ne gibi değişikliklere yol açabileceği irdelenecektir.
En basit şekliyle, internet nasıl global anlamında bir bilgi paylaşımına imkân verdi ise, blokzincirin de global anlamda bir değer paylaşımına imkân verdiği belirtilebilir. Özellikle kamuoyunda bu teknolojinin yıkıcı etkisinden bahsedilmesinin en büyük sebeplerinden birisinin, blokzincirin devlet gibi bazı merkezi karar alma birimlerine ve aracılara ihtiyaç olmaksızın iktisadi açıdan değeri olan bir varlığın bireyler arasında transfer edilmesine olanak sağlaması olduğu düşünülmektedir.
Blokzincir teknolojisinin temeli, Satoshi Nakamato isimli kimliği bilinmeyen kişi/kişilerce 2008 yılında ilk kez bir makalesinde atılmıştır. Ancak sonraki süreçte ise, blokzincir teknolojisi başta Bitcoin ve daha sonraki süreçlerde ise farklı altcoinlerin de yaygınlık kazanması ile tüm dünyada başta finans sektörü olmak üzere geleneksel ödeme sistemlerinden farklı bir yaklaşım benimsenmesine sebebiyet vermiştir.
En yalın haliyle blokzincir, sürekli şekilde yeni birtakım işlemlerin bloklar şeklinde zincirleme olarak eklenmesi sonucunda dağıtık bir veri tabanında tüm verilerin kaydedildiği bir teknolojik olgu olarak tanımlanabilir.
Kısaca blokzincirin bazı temel özellikleri şunlardır:
Görüldüğü üzere, blokzincir teknolojisi dağıtık veri tabanı, kriptografi ve farklı mutabakat sistemlerinin kullanıldığı karma ve bütüncül bir teknolojiyi ifade eder.
Akıllı sözleşmelerin mucidi bilgisayar bilimcisi ve hukukçu Nick Szabo tarafından ilk kez aslında klasik anlamda bir sözleşme olarak değil, bir algoritma olarak düşünülmüştür. 1990 yıllarda akıllı sözleşme fikrini ilk kez ortaya atan Szabo, taraflarca kararlaştırılan hüküm ve koşulların otomatik şekilde icra edildiği bir algoritma olduğunu belirtmiştir. Bu fikri ortaya atan Szabo’nun bulunduğu zaman itibariyle hiç kuşkusuz, akıllı sözleşme blokzincir teknolojisi altyapısında düşünülmemiştir.
Bugün itibariyle akıllı sözleşmeler, aslında adında belirtildiği şekilde ne akıllı ne de sözleşmesel bir olgudur. Zira, akıllı sözleşmelerdeki “akıllı” kavramı, aslında bu sözleşmelerin zeki niteliğini değil, otomatik şekilde icra edilebilirliğini ifade etmektedir. Akıllı sözleşme kurumundaki “sözleşme” kavramından ise, bu olgunun sözleşme değil, bir yazılım kodu olduğu anlaşılmalıdır. Akıllı sözleşme, taraflarca önceden belirlenen şartlar çerçevesinde kendiliğinden icra edilebilir şekilde kodlanmış bir anlaşma olarak tanımlanabilir.
Akıllı sözleşmelerin bazı özellikleri şunlardır:
Akıllı sözleşmelerin tapu sicili gibi resmi sicile kaydedilen işlemler, stok kayıtlarının tutulması, kurumsal yönetim gibi birçok alanda günümüzde kullanılması mümkündür. Gelecekte özellikle akıllı sözleşmelerin daha yaygınlaşması beklenmektedir. Bunun en önemli sebeplerinden birisi, gelecekte günümüzde devletlerin kontrolü elinde olan para birimleri yerine blokzincir teknolojisinin bir gereği olarak gayri merkezi yapıdaki kripto varlıkların artışı ile bireylerin akıllı sözleşmeler ile gerçekleştirecekleri işlemlerde elde edilecek hız ve maliyetlerdeki düşüşün, akıllı sözleşmelerin yaygınlaşmasını destekleyecek olgular olabileceği öngörülmektedir.
SONUÇ
Yukarıda da belirtildiği üzere, blokzincir teknolojisinin bir ürünü olan akıllı sözleşmeler aslında klasik sözleşmeler hukuku açısından konuya bakıldığında hukuk literatüründe anlaşıldığı şekilde klasik anlamda bir sözleşme olmayıp bir bilgisayar kodunda taraf edimlerinin kendiliğinden icra edilebildiği bir mekanizmayı ifade eder. Bu bağlamda, blokzincirin kendi karakteristik bazı özellikleri olan eşten eşe (peer-to-peer) gerçekleştirilen işlemler, merkezi olmayan bir yapıda bu işlemlerin gerçekleştirilmesi, işlemlerin kendiliğinden icra edilebilir olması ve silinemez niteliği de akıllı sözleşmelerin günümüzde klasik anlamda sözleşmelerden farklılaşmasını sağlayan özellikler olarak kabul edilebilir. Ancak gelecekte akıllı sözleşmelerin yaygınlaşacak olması günümüzde noter gibi bazı aracıların kaldırılmasını sağlayacak ise de gelecekte en azından yine de taraf menfaatlerin korunması ve işlem güvenliği gibi olgular açısından hukukçular ile teknik açıdan bilişim sistemleri konusunda uzman kişilerin daha işbirliği içerisinde çalışması gerektiren bir ortamın bulunmasına zemin sağlayacağı düşünülmektedir.
Yazar : Av. Cemal Araalan
Bu bilgi notunda kısaca günümüzde ve özellikle yakın bir gelecekte yıkıcı teknolojilerden birisi olan blokzincir teknolojisi ve bu teknolojinin en önemli ürünlerinden birisi olan akıllı sözleşmeler genel hatları ile incelenecektir. Bu kapsamda blokzincir teknolojisinin özellikle kendine özgü bazı karakteristik özelliklerinden bahsedilerek, akıllı sözleşmelerin hukuksal açıdan sözleşmeler hukuku bağlamındaki temel bazı kavramlarda ne gibi değişikliklere yol açabileceği irdelenecektir.
En basit şekliyle, internet nasıl global anlamında bir bilgi paylaşımına imkân verdi ise, blokzincirin de global anlamda bir değer paylaşımına imkân verdiği belirtilebilir. Özellikle kamuoyunda bu teknolojinin yıkıcı etkisinden bahsedilmesinin en büyük sebeplerinden birisinin, blokzincirin devlet gibi bazı merkezi karar alma birimlerine ve aracılara ihtiyaç olmaksızın iktisadi açıdan değeri olan bir varlığın bireyler arasında transfer edilmesine olanak sağlaması olduğu düşünülmektedir.
Blokzincir teknolojisinin temeli, Satoshi Nakamato isimli kimliği bilinmeyen kişi/kişilerce 2008 yılında ilk kez bir makalesinde atılmıştır. Ancak sonraki süreçte ise, blokzincir teknolojisi başta Bitcoin ve daha sonraki süreçlerde ise farklı altcoinlerin de yaygınlık kazanması ile tüm dünyada başta finans sektörü olmak üzere geleneksel ödeme sistemlerinden farklı bir yaklaşım benimsenmesine sebebiyet vermiştir.
En yalın haliyle blokzincir, sürekli şekilde yeni birtakım işlemlerin bloklar şeklinde zincirleme olarak eklenmesi sonucunda dağıtık bir veri tabanında tüm verilerin kaydedildiği bir teknolojik olgu olarak tanımlanabilir.
Kısaca blokzincirin bazı temel özellikleri şunlardır:
Görüldüğü üzere, blokzincir teknolojisi dağıtık veri tabanı, kriptografi ve farklı mutabakat sistemlerinin kullanıldığı karma ve bütüncül bir teknolojiyi ifade eder.
Akıllı sözleşmelerin mucidi bilgisayar bilimcisi ve hukukçu Nick Szabo tarafından ilk kez aslında klasik anlamda bir sözleşme olarak değil, bir algoritma olarak düşünülmüştür. 1990 yıllarda akıllı sözleşme fikrini ilk kez ortaya atan Szabo, taraflarca kararlaştırılan hüküm ve koşulların otomatik şekilde icra edildiği bir algoritma olduğunu belirtmiştir. Bu fikri ortaya atan Szabo’nun bulunduğu zaman itibariyle hiç kuşkusuz, akıllı sözleşme blokzincir teknolojisi altyapısında düşünülmemiştir.
Bugün itibariyle akıllı sözleşmeler, aslında adında belirtildiği şekilde ne akıllı ne de sözleşmesel bir olgudur. Zira, akıllı sözleşmelerdeki “akıllı” kavramı, aslında bu sözleşmelerin zeki niteliğini değil, otomatik şekilde icra edilebilirliğini ifade etmektedir. Akıllı sözleşme kurumundaki “sözleşme” kavramından ise, bu olgunun sözleşme değil, bir yazılım kodu olduğu anlaşılmalıdır. Akıllı sözleşme, taraflarca önceden belirlenen şartlar çerçevesinde kendiliğinden icra edilebilir şekilde kodlanmış bir anlaşma olarak tanımlanabilir.
Akıllı sözleşmelerin bazı özellikleri şunlardır:
Akıllı sözleşmelerin tapu sicili gibi resmi sicile kaydedilen işlemler, stok kayıtlarının tutulması, kurumsal yönetim gibi birçok alanda günümüzde kullanılması mümkündür. Gelecekte özellikle akıllı sözleşmelerin daha yaygınlaşması beklenmektedir. Bunun en önemli sebeplerinden birisi, gelecekte günümüzde devletlerin kontrolü elinde olan para birimleri yerine blokzincir teknolojisinin bir gereği olarak gayri merkezi yapıdaki kripto varlıkların artışı ile bireylerin akıllı sözleşmeler ile gerçekleştirecekleri işlemlerde elde edilecek hız ve maliyetlerdeki düşüşün, akıllı sözleşmelerin yaygınlaşmasını destekleyecek olgular olabileceği öngörülmektedir.
SONUÇ
Yukarıda da belirtildiği üzere, blokzincir teknolojisinin bir ürünü olan akıllı sözleşmeler aslında klasik sözleşmeler hukuku açısından konuya bakıldığında hukuk literatüründe anlaşıldığı şekilde klasik anlamda bir sözleşme olmayıp bir bilgisayar kodunda taraf edimlerinin kendiliğinden icra edilebildiği bir mekanizmayı ifade eder. Bu bağlamda, blokzincirin kendi karakteristik bazı özellikleri olan eşten eşe (peer-to-peer) gerçekleştirilen işlemler, merkezi olmayan bir yapıda bu işlemlerin gerçekleştirilmesi, işlemlerin kendiliğinden icra edilebilir olması ve silinemez niteliği de akıllı sözleşmelerin günümüzde klasik anlamda sözleşmelerden farklılaşmasını sağlayan özellikler olarak kabul edilebilir. Ancak gelecekte akıllı sözleşmelerin yaygınlaşacak olması günümüzde noter gibi bazı aracıların kaldırılmasını sağlayacak ise de gelecekte en azından yine de taraf menfaatlerin korunması ve işlem güvenliği gibi olgular açısından hukukçular ile teknik açıdan bilişim sistemleri konusunda uzman kişilerin daha işbirliği içerisinde çalışması gerektiren bir ortamın bulunmasına zemin sağlayacağı düşünülmektedir.
Yazar : Av. Cemal Araalan