GENEL OLARAK ÖDEME ve PARA[1]
Ödeme ve para gibi bu denli önemli ve gelişime açık olan bu kavramlar, içinde bulunduğu eylemlerin sonuçlarını doğrudan etkileyeceğinden, diğer disiplinlerden farklı olarak hukuk disiplinlerinde, tanımlama konusunda bu ihtiyatla yaklaşılan ve örneğin bu nedenle Türk Borçlar Kanunu, İsviçre Borçlar Kanunu ve Alman Medeni Kanunlarının hiçbirinde tanımlanmamış kavramlardır.[2] Doktrinde ise ödeme kavramının geniş ve dar anlamda iki şekilde tanımlandığı görülmektedir.[3] Ödeme, 818 sayılı Borçlar Kanunu’ndaki ifadesi ile tediye, sözlük anlamı ile; para vb. bir şey verme, ödeme; gerçekleşen bir alacağı para ile ödeme şeklinde tanımlanmıştır[4] Dar anlamda ödeme kavramı yalnızca konusu para olan borçların ifasını ifade eden bir kavramdır.[5] Geniş anlamda ödeme kavramı ise borçlunun ifa etmekle sorumlu olduğu borcu ne ise onun ifasını ifade eden bir kavramdır.[6] Yanı kısaca dar anlamda ödeme bir miktar paranın ödenmesi iken, geniş anlamda ödeme, bir edimin yerine getirilmesi olarak ifade edilebilir. 818 Sayılı Borçlar Kanun’unda ödeme ve ifa kavramları yerine kullanılan tediye kavramı[7] geniş anlamda kullanılmasına rağmen, fakat Türk Borçlar Kanunu’nda dar anlamda ödemeyi ifade etmek üzere ödeme kavramı, geniş anlamda ödeme kavramını ifade etmek üzere ifa kavramı kullanılmak suretiyle ödeme kelimesinin yalnızca paranın ödenmesi anlamını ifade ettiği görülmektedir.[8] Keza, TBK m. 99, “Konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir” şeklindedir. Yine TBK m. 76, 78/III, 100, 101, 102, 103 ve başkaca maddelerinde de ödeme kavramı kullanılmış olup bunların hepsinde de ödeme para borçlarını ifade etmektedir.
6493 Sayılı Kanun’da kanun kapsamında ödeme hizmeti sayılan hizmetler m. 12’de ayrıntılı bir şekilde tahdidi olarak sayılmış, bu maddenin kapsamına giren ödeme hizmeti faaliyetlerinin ise sadece m.13’ de belirtilen 5411 sayılı Kanun kapsamındaki bankalar, elektronik para kuruluşları, ödeme kuruluşları, 2017 yılında eklenen Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, tarafından yürütülebileceği belirtilmiştir. Ayrıca hemen belirtmek gerekir ki TCMB de asli bir ödeme hizmeti sağlayıcısıdır.
Para borcunun hukuki niteliği de doktrinde tartışmalıdır.[9] Öğretideki bir görüşe göre, para borcu bir cins (nevi) borcu olup, paranın piyasada tedarik edilebilecek somut bir menkul eşya para niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. Söz konusu para sembollerinin, piyasadan her zaman temin edilebilir ve tedariki mümkün menkul eşya niteliğinde olmalarının sonucu olarak para borcu, konusu dikkate alındığında esasen cins (nevî) borcu niteliğindedir.[10] Buna karşılık öğretide diğer bir görüş ise, para borcunun konusunun para sembolü olan menkul bir eşyanın aktarılması değil belirli bir para cinsinden ifade edilen değerin aktarılmasıdır.[11]
Teknolojik gelişmelerle birlikte ortaya çıkan kaydi para (banka parası) ve elektronik para yasal olarak paranın menkul bir eşya olmaktan ziyade bir değer olduğu görüşünü pekiştirmiştir. Anayasanın m. 87’ye göre “Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, (…) para basılmasına (…) karar vermek (…) ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir.” Bu yetki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına devredilmiştir. 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun m. 4/f. 3’e göre “Türkiye’de banknot ihracı imtiyazı tek elden Bankaya aittir.” Buradan hareketle, paranın tedavülü konusunda tek yetkili TCMB’dir.
Öğretide para borcunun konusu, belli bir para cinsinden belirlenebilen bir meblağ olarak ifade edilen soyut mali gücün alacaklıya ödenmesi şeklinde kabul gören bir tanım yapılmıştır.[12] Bu tanıma göre paranın iki anlamı vardır. Paranın ilk anlamı bir değer ölçüsü olması iken, diğer anlamı bu değeri taşıyan bir ödeme aracı olmasıdır.[13] Paranın en temel özelliği, genel kabul görmesidir.[14] Günümüzde toplum tarafından genel kabul gören ve aslında soyut bir değeri ifade eden paranın fiziki görünümünden kurulup birçok farklı formda bir ödeme aracı olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz.
Buradan hareketle 6493 sayılı Kanun’da m. 3/f. 1’de ödeme aracı; “Ödeme hizmeti sağlayıcısı ile kullanıcısı arasında belirlenen ve ödeme hizmeti kullanıcısı tarafından ödeme emrini vermek için kullanılan kart, cep telefonu, şifre ve benzeri kişiye özel araç şeklinde tanımlanmıştır. Ödeme araçlarını kısaca ödeme yapılacak ekonomik değerin ödeme yöntemi şeklinde ifade edebiliriz. Günlük ve ticari hayatta karşılaştığımız birçok ödeme aracı/yöntemi bulunmaktadır. Bunlar, nakit para, çek, senet, banka havalesi, banka kartı, kredi kartı ve son dönemde popülerlik kazanan elektronik para gibi ödeme araçları/ödeme yöntemleridir.[15]
Ödeme yöntemlerini nakit ödeme yöntemleri ve nakit harici ödeme yöntemleri olarak iki başlık altında sınıflandırabiliriz. İşbu çalışmanın konusunu teşkil eden elektronik ödeme yöntemleri ise, nakit harici ödeme yöntemlerinden biridir ve paranın hızlı ve güvenli bir şekilde el değiştirmesini sağlayan ve böylelikle özellikle ticari faaliyetlerin gelişmesi konusunda vazgeçilmez bir mekanizma haline gelen bir öneme sahiptir. Çeşitlenen ticari faaliyetler paranın daha güvenli, daha hızlı ve daha risksiz hareket etmesini gerektirmektedir.[16]
Yazar: Feride Hilal İMAL / Avukat
Elektronik Ödeme Yöntemleri isimli çalışmamızın ilk bölümü olan “6493 Sayılı Ödeme Ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri Ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun Çerçevesinde Ödeme Sistematiğinin İşleyişi Ve Oyuncuları” başlıklı makalemize bu linkten ulaşabilirsiniz.
Elektronik Ödeme Yöntemleri isimli çalışmamızın üçüncü bölümü olan “Uygulamada Elektronik Ödeme Yöntemleri” başlıklı makalemize bu linkten ulaşabilirsiniz.Elektronik Ödeme Yöntemleri isimli çalışmamızın dördüncü bölümü olan “Elektronik Para” başlıklı makalemize bu linkten ulaşabilirsiniz.
[1] Av. Feride Hilal İmal tarafından 2020 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Bilişim Hukuku Yüksek Lisans Programı kapsamında hazırlanmış çalışmanın ilk bölümüdür.
[2] ÖZSOY, İlker Mete, Kripto Para Varlıklarının Cebrî İcra Yolu İle Haczi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2019, s. 4.
[3] EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 24. Baskı, Ankara, Yetkin Yayıncılık, 2019, s. 998.
[4]Türk Dil Kurumu Sözlüğü, https://sozluk.gov.tr/, Erişim Tarihi 20.04.2020
[5] REİSOĞLU, Safa, Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 25. Baskı, İstanbul, Beta Yayınevi, 2014, s. 292; NOMER, Haluk Nami, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 16. Baskı, İstanbul, Beta Yayınevi, 2018, s. 265; ŞENGÜL, Mehmet, Prof. Dr. İsmet Sungurbey’ e Armağan Borçlar Hukuku Genel Hükümler Konferansları I, İfa (Kavram; Kişi, Konu, Yer, Zaman Unsurları), İstanbul, İstanbul Barosu Yayınları, 2014, s. 278.
[6] NOMER, s. 265, s. 292; ŞENGÜL, s. 278.
[7] EBK m. 62’nin başlığı “borç olmayan şeyin tediyesi”, m. 84’ün başlığı “kısmen tediye halinde” şekliyle düzenlenmişti. EBK m.68’de ise “Borcun miktarı muayyen ve tamamı muaccel olduğu takdirde alacaklı kısmen vuku bulan tediyeyi reddedebilir. Alacaklı kısmen tediyeyi kabul ederse borçlu, borçtan ikrar eylediği kısmı tediyeden imtina edemez.” hükmü ile ifa yerine tediye ifadesi kullanılmıştı.
[8] EREN, s. 998.
[9] SONAT, K. Ali, Nakit Dışı Ödeme Usulleri Çerçevesinde Para Borcunun Banka Havalesi Yoluyla Ödenmesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2010, s. 8.
[10] OĞUZMAN, M. Kemal, ÖZ, Turgut Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. I, 17. Baskı, Vedat Yayıncılık, İstanbul, 2019, s. 221; EREN, s. 932.
[11] HELVACI, Mehmet, Borçlar ve Ticaret Kanunu Bakımından Para Borçlarında Faiz Kavramı, Seçkin Yayınevi, İstanbul, 2000, s. 45.
[12]HELVACI, s. 45.
[13] SONAT, s. 8.
[14] BOZKURT YÜKSEL, s. 175.
[15] YURTÇİÇEK, s. 50.
[16] POLAT, s. 27
GENEL OLARAK ÖDEME ve PARA[1]
Ödeme ve para gibi bu denli önemli ve gelişime açık olan bu kavramlar, içinde bulunduğu eylemlerin sonuçlarını doğrudan etkileyeceğinden, diğer disiplinlerden farklı olarak hukuk disiplinlerinde, tanımlama konusunda bu ihtiyatla yaklaşılan ve örneğin bu nedenle Türk Borçlar Kanunu, İsviçre Borçlar Kanunu ve Alman Medeni Kanunlarının hiçbirinde tanımlanmamış kavramlardır.[2] Doktrinde ise ödeme kavramının geniş ve dar anlamda iki şekilde tanımlandığı görülmektedir.[3] Ödeme, 818 sayılı Borçlar Kanunu’ndaki ifadesi ile tediye, sözlük anlamı ile; para vb. bir şey verme, ödeme; gerçekleşen bir alacağı para ile ödeme şeklinde tanımlanmıştır[4] Dar anlamda ödeme kavramı yalnızca konusu para olan borçların ifasını ifade eden bir kavramdır.[5] Geniş anlamda ödeme kavramı ise borçlunun ifa etmekle sorumlu olduğu borcu ne ise onun ifasını ifade eden bir kavramdır.[6] Yanı kısaca dar anlamda ödeme bir miktar paranın ödenmesi iken, geniş anlamda ödeme, bir edimin yerine getirilmesi olarak ifade edilebilir. 818 Sayılı Borçlar Kanun’unda ödeme ve ifa kavramları yerine kullanılan tediye kavramı[7] geniş anlamda kullanılmasına rağmen, fakat Türk Borçlar Kanunu’nda dar anlamda ödemeyi ifade etmek üzere ödeme kavramı, geniş anlamda ödeme kavramını ifade etmek üzere ifa kavramı kullanılmak suretiyle ödeme kelimesinin yalnızca paranın ödenmesi anlamını ifade ettiği görülmektedir.[8] Keza, TBK m. 99, “Konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir” şeklindedir. Yine TBK m. 76, 78/III, 100, 101, 102, 103 ve başkaca maddelerinde de ödeme kavramı kullanılmış olup bunların hepsinde de ödeme para borçlarını ifade etmektedir.
6493 Sayılı Kanun’da kanun kapsamında ödeme hizmeti sayılan hizmetler m. 12’de ayrıntılı bir şekilde tahdidi olarak sayılmış, bu maddenin kapsamına giren ödeme hizmeti faaliyetlerinin ise sadece m.13’ de belirtilen 5411 sayılı Kanun kapsamındaki bankalar, elektronik para kuruluşları, ödeme kuruluşları, 2017 yılında eklenen Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, tarafından yürütülebileceği belirtilmiştir. Ayrıca hemen belirtmek gerekir ki TCMB de asli bir ödeme hizmeti sağlayıcısıdır.
Para borcunun hukuki niteliği de doktrinde tartışmalıdır.[9] Öğretideki bir görüşe göre, para borcu bir cins (nevi) borcu olup, paranın piyasada tedarik edilebilecek somut bir menkul eşya para niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. Söz konusu para sembollerinin, piyasadan her zaman temin edilebilir ve tedariki mümkün menkul eşya niteliğinde olmalarının sonucu olarak para borcu, konusu dikkate alındığında esasen cins (nevî) borcu niteliğindedir.[10] Buna karşılık öğretide diğer bir görüş ise, para borcunun konusunun para sembolü olan menkul bir eşyanın aktarılması değil belirli bir para cinsinden ifade edilen değerin aktarılmasıdır.[11]
Teknolojik gelişmelerle birlikte ortaya çıkan kaydi para (banka parası) ve elektronik para yasal olarak paranın menkul bir eşya olmaktan ziyade bir değer olduğu görüşünü pekiştirmiştir. Anayasanın m. 87’ye göre “Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, (…) para basılmasına (…) karar vermek (…) ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir.” Bu yetki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına devredilmiştir. 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun m. 4/f. 3’e göre “Türkiye’de banknot ihracı imtiyazı tek elden Bankaya aittir.” Buradan hareketle, paranın tedavülü konusunda tek yetkili TCMB’dir.
Öğretide para borcunun konusu, belli bir para cinsinden belirlenebilen bir meblağ olarak ifade edilen soyut mali gücün alacaklıya ödenmesi şeklinde kabul gören bir tanım yapılmıştır.[12] Bu tanıma göre paranın iki anlamı vardır. Paranın ilk anlamı bir değer ölçüsü olması iken, diğer anlamı bu değeri taşıyan bir ödeme aracı olmasıdır.[13] Paranın en temel özelliği, genel kabul görmesidir.[14] Günümüzde toplum tarafından genel kabul gören ve aslında soyut bir değeri ifade eden paranın fiziki görünümünden kurulup birçok farklı formda bir ödeme aracı olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz.
Buradan hareketle 6493 sayılı Kanun’da m. 3/f. 1’de ödeme aracı; “Ödeme hizmeti sağlayıcısı ile kullanıcısı arasında belirlenen ve ödeme hizmeti kullanıcısı tarafından ödeme emrini vermek için kullanılan kart, cep telefonu, şifre ve benzeri kişiye özel araç şeklinde tanımlanmıştır. Ödeme araçlarını kısaca ödeme yapılacak ekonomik değerin ödeme yöntemi şeklinde ifade edebiliriz. Günlük ve ticari hayatta karşılaştığımız birçok ödeme aracı/yöntemi bulunmaktadır. Bunlar, nakit para, çek, senet, banka havalesi, banka kartı, kredi kartı ve son dönemde popülerlik kazanan elektronik para gibi ödeme araçları/ödeme yöntemleridir.[15]
Ödeme yöntemlerini nakit ödeme yöntemleri ve nakit harici ödeme yöntemleri olarak iki başlık altında sınıflandırabiliriz. İşbu çalışmanın konusunu teşkil eden elektronik ödeme yöntemleri ise, nakit harici ödeme yöntemlerinden biridir ve paranın hızlı ve güvenli bir şekilde el değiştirmesini sağlayan ve böylelikle özellikle ticari faaliyetlerin gelişmesi konusunda vazgeçilmez bir mekanizma haline gelen bir öneme sahiptir. Çeşitlenen ticari faaliyetler paranın daha güvenli, daha hızlı ve daha risksiz hareket etmesini gerektirmektedir.[16]
Yazar: Feride Hilal İMAL / Avukat
Elektronik Ödeme Yöntemleri isimli çalışmamızın ilk bölümü olan “6493 Sayılı Ödeme Ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri Ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun Çerçevesinde Ödeme Sistematiğinin İşleyişi Ve Oyuncuları” başlıklı makalemize bu linkten ulaşabilirsiniz.
Elektronik Ödeme Yöntemleri isimli çalışmamızın üçüncü bölümü olan “Uygulamada Elektronik Ödeme Yöntemleri” başlıklı makalemize bu linkten ulaşabilirsiniz.Elektronik Ödeme Yöntemleri isimli çalışmamızın dördüncü bölümü olan “Elektronik Para” başlıklı makalemize bu linkten ulaşabilirsiniz.
[1] Av. Feride Hilal İmal tarafından 2020 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Bilişim Hukuku Yüksek Lisans Programı kapsamında hazırlanmış çalışmanın ilk bölümüdür.
[2] ÖZSOY, İlker Mete, Kripto Para Varlıklarının Cebrî İcra Yolu İle Haczi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2019, s. 4.
[3] EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 24. Baskı, Ankara, Yetkin Yayıncılık, 2019, s. 998.
[4]Türk Dil Kurumu Sözlüğü, https://sozluk.gov.tr/, Erişim Tarihi 20.04.2020
[5] REİSOĞLU, Safa, Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 25. Baskı, İstanbul, Beta Yayınevi, 2014, s. 292; NOMER, Haluk Nami, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 16. Baskı, İstanbul, Beta Yayınevi, 2018, s. 265; ŞENGÜL, Mehmet, Prof. Dr. İsmet Sungurbey’ e Armağan Borçlar Hukuku Genel Hükümler Konferansları I, İfa (Kavram; Kişi, Konu, Yer, Zaman Unsurları), İstanbul, İstanbul Barosu Yayınları, 2014, s. 278.
[6] NOMER, s. 265, s. 292; ŞENGÜL, s. 278.
[7] EBK m. 62’nin başlığı “borç olmayan şeyin tediyesi”, m. 84’ün başlığı “kısmen tediye halinde” şekliyle düzenlenmişti. EBK m.68’de ise “Borcun miktarı muayyen ve tamamı muaccel olduğu takdirde alacaklı kısmen vuku bulan tediyeyi reddedebilir. Alacaklı kısmen tediyeyi kabul ederse borçlu, borçtan ikrar eylediği kısmı tediyeden imtina edemez.” hükmü ile ifa yerine tediye ifadesi kullanılmıştı.
[8] EREN, s. 998.
[9] SONAT, K. Ali, Nakit Dışı Ödeme Usulleri Çerçevesinde Para Borcunun Banka Havalesi Yoluyla Ödenmesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2010, s. 8.
[10] OĞUZMAN, M. Kemal, ÖZ, Turgut Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. I, 17. Baskı, Vedat Yayıncılık, İstanbul, 2019, s. 221; EREN, s. 932.
[11] HELVACI, Mehmet, Borçlar ve Ticaret Kanunu Bakımından Para Borçlarında Faiz Kavramı, Seçkin Yayınevi, İstanbul, 2000, s. 45.
[12]HELVACI, s. 45.
[13] SONAT, s. 8.
[14] BOZKURT YÜKSEL, s. 175.
[15] YURTÇİÇEK, s. 50.
[16] POLAT, s. 27