BİRİNCİ BÖLÜM
GİZLİLİK SÖZLEŞMESİNİN TANIMI, HUKUKİ NİTELİĞİ, AMACI, KAPSAMI, UNSURLARI
I.Gizlilik Sözleşmesinin Tanımı
Türk hukuk mevzuatında gizlilik sözleşmeleri, tarafların birbirlerine veya üçüncü kişilere ait gizli bilgileri koruma yükümlülüğü getiren anlaşmalardır. Gizlilik Sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanunu’nda özel borç ilişkileri kısmında düzenlenmemiştir. Yani bu sözleşmeler atipik sözleşmeler olmakla birlikte, sözleşmenin herhangi bir esaslı unsuru kanunda düzenlenmemiştir. Her ne kadar çeşitli mevzuatlarda gizlilik sözleşmesi ifadesi yer alsa da mevzuatımızda bir tanım yapılmamıştır.
II. Gizlilik Sözleşmesinin Hukuki Niteliği
Öğretide gizlilik sözleşmesinin hukuki niteliği tartışmalı olmakla birlikte bu konuda birden fazla görüş vardır. Bunlardan biri sözleşmenin isimsiz sözleşme olup kendine özgü bir yapısı olduğudur. Kanaatimizce de gizlilik sözleşmeleri isimsiz sözleşme olup sui generis niteliktedir[1]. Doktrindeki ağırlık görüş de bu şekildedir. Bununla birlikte doktrinde hizmet sözleşmesi olduğu, vekalet sözleşmesi olduğu ve son olarak da saklama sözleşmesi olduğu görüşleri de savunulmaktadır[2].
Gizlilik sözleşmeleri, hukuken bağlayıcı belgeler olup, taraflara belirli sorumluluklar yükler. Türk Borçlar Kanunu’na göre, gizlilik sözleşmesi hukuken isimsiz sözleşme kategorisinde yer alır. Çünkü belirli bir isim altında düzenlenmemiştir ancak hukuki sonuçları açısından borç doğurucu niteliktedir.
Türk Borçlar Kanunu’nda sözleşmeler, edimlerinin süresine göre de gruplandırılırlar. Bu açıdan sözleşmeler; ani edimli, sürekli edimli ve dönemsel edimli sözleşmeler olarak ayrılırlar. Gizlilik sözleşmesi sürekli edim doğuran bir borç ilişkisidir. Bu borç ilişkilerinde, borçlu borcunu sürekli olan bir davranışla yerine getirmekle yükümlüdür[3].
Gizlilik sözleşmelerini incelediğimizde taraflardan biri veya ikisi birden bir bilgiyi sürekli olarak gizli tutma yükümlülüğü altına girmektedir. Bilginin gizli tutulması sürekli ve kesintisiz olduğundan gizlilik sözleşmesi, sürekli borç ilişkisi kuran bir sözleşmedir.
Gizlilik sözleşmesi, tarafların hangi bilgilerin gizli olduğu konusunda anlaşmaya vardığı ve bu bilgilerin üçüncü şahıslarla paylaşılmaması konusunda karşılıklı olarak rıza gösterdiği iki taraflı bir anlaşmadır. Bu tür sözleşmeler, gizli bilgilere erişimi olan taraflar arasında güveni tesis eder ve bilgilerin korunmasını sağlamak amacıyla hukuki bir çerçeve oluşturur.
Gizlilik sözleşmesinin edim konusu gizli bilgilerdir. Bu bilgilerin korunması, tarafların sözleşmenin hükümlerine uygun bir biçimde davranmaları halinde mümkün olacaktır. Taraflar, sözleşme kapsamında gizli bilgilerin güvenliğini sağlamak, izinsiz paylaşımını önlemek, ifşa etmemek vb. için gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler.
III. Gizlilik Sözleşmesinin Unsurları
Gizlilik sözleşmesi her ne kadar sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca düzenlenen, isimsiz ve kendisine özgü yapısı olan (sui generis) sözleşme niteliğini taşıyan bir sözleşme olsa da bu tür sözleşmelerin gizlilik sözleşmesi olarak nitelendirilebilmesi için birtakım unsurların sözleşmede mevcut olması gereklidir. Çalışmamızın bu bölümünde bu unsurları ele alacağız.
A. Gizli Bilginin Belirlenmesi
Gizlilik sözleşmesi, niteliği ve mahiyeti gereği her türlü hukuki ilişkide karşımıza çıkabilmektedir. Bu nedenle gizli bilgi her sözleşmeye göre farklılık göstermektedir. Bu kapsamda gizli bilgi, gizlilik sözleşmesinin konusunu oluşturan, sözleşmede öngörülen koşullar dışında paylaşılmayacağı taahhüdünde bulunulan bilgiler olarak tanımlanabilecektir. Gizlilik sözleşmesinin konusunu oluşturan gizli bilgilerin neler olduğunun açıklanması, hangi bilgileringizli bilgi olduğunun sözleşmede tespit edilmesi gereklidir[4]. Buna istinaden gizli bilginin kapsamı dışında tutulan hususların da sözleşmede belirlenmesi gerekmektedir. Hangi bilgilerin gizli bilgi niteliğine sahip olacağı, hangi bilgilerin ise gizli bilgi niteliğine sahip olmayacağı detaylıca belirlenerek netlik sağlanabilecektir[5].
Gizli bilgi her türlü bilgi olabileceği gibi uygulamada en çok ticari sırlar gizli bilginin konusu olmaktadır. Gizlilik sözleşmesinin asıl unsuru olan gizli bilginin, uygulamamadaki diğer örnekleri şu şekilde belirtilebilir; işletme sırrı, şirket sırrı, iş sırrı, meslek sırrı, banka sırrı, müşteri sırrı, üretim sırrı, know how.
Yelmen’e göre gizlilik özelliği bulunmayan bilgiler gizlilik sözleşmesinin konusunu oluşturmaz. Taraflarca gizlilik özelliği bulunmayan bilgilerin sözleşmeye konu edilmeleri halinde bu bilgiler hukuken hüküm ve sonuç doğurmayacaktır[6].
Gizlilik sözleşmesinin kapsamı haricinde bırakılan hususlar şunlardır; paylaşıldığı sırada veya öncesinde kamuoyu tarafından vâkıf olunan bilgiler, ileriki süreçte kamuoyuna sözleşme ihlal edilmeksizin ve taraflara kusur yüklenmeksizin mâl olan bilgiler, gizlilik yükümlülüğü bulunmayan başkaca bir kişiden öğrenilen bilgiler, herhangi bir gizlilik yükümlülüğü altında bulunmadan evvel alıcının vâkıf olduğu bilgiler, yürürlükte bulunan kanun veya düzenlemeler veya verilmiş olan bir mahkeme hükmü ve idari emir gereğince hukuken paylaşılması mecburi olan bilgilerdir[7].
Uygulamada gizli bilgi veren, gizli bilginin kapsamını geniş tutmak istemektedir. Bu sayede gizlilik sözleşmesinin kapsamı genişletilerek taraflarca getirilen bilgilerin korunması sağlanmaya çalışılmaktadır.
IV. Gizlilik Sözleşmelerinin Tarafları
Gizlilik sözleşmelerinde bilgi veren ve bilgi alan taraf olmak üzere iki ana taraf bulunur. Bilgi veren taraf, paylaşılacak gizli bilgiyi sağlayan kişi veya kurumu ifade ederken, bilgi alan taraf bu bilgiyi alarak gizliliğini koruma yükümlülüğü altına giren taraftır. Üçüncü kişi yararına düzenlenen gizlilik sözleşmelerinde ise gizli bilginin korunmasından fayda sağlayan kişi üçüncü kişi olur.Uygulamada taraflar arasında gizli bilgilerin kullanım amacı ve paylaşılabileceği kişiler, birçok gizlilik sözleşmesinin temel unsuru olarak kabul edilmektedir. Genellikle bilgi veren taraf, gizli bilgilerin kullanım alanının olabildiğince dar tutulmasını ve mümkün olduğunca az kişiyle paylaşılmasını talep ederken, bilgi alan taraf ise kullanım amacının kapsamını genişletmeyi ve gizli bilgileri paylaşabileceği kişi sayısını artırmayı amaçlamaktadır.
A. Bilgi Veren Taraf
Gizlilik sözleşmelerinin temel unsuru gizli bilgi olarak değerlendirilebilir. Gizli bilginin mülkiyet hakkına sahip olan kişi bilgi veren taraftır. Bilgi veren, bu bilgilerin güvenliğini sağlamak için gizli bilgiyi alan tarafla bir gizlilik sözleşmesi imzalamaktadır. Bununla birlikte, gizli bilgiyi ifşa eden taraf, bu bilginin gerçek sahibi olabileceği gibi, ifşa etme yetkisine sahip bir yetkili de olabilir. Aynı zamanda bilgi veren taraf bir kişi olabileceği gibi birden fazla kişi de olabilir.
B. Bilgi Alan Taraf
Taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca gizli bilgiler, ifşa edilen taraf olan Gizli Bilgiyi Alan Taraf’a yöneltilmiştir. Bu taraf, mevcut duruma göre gerçek kişi, tüzel kişi veya kamu kurumu olabilmektedir. Gizlilik sözleşmesinde gizli bilgilerin kamuya ve üçüncü şahıslara açıklanmaması yükümlülüğü, bilgi alan tarafa aittir. Ayrıca, bu yükümlülük işin mahiyetine göre değişiklik gösterebileceği gibi, başka bir sözleşmeden doğan yükümlülükler çerçevesinde de bilgiyi alan taraf gizli bilgiyi açıklamama borcu altına girebilir.
V. Gizlilik Sözleşmelerinin Türleri
A. Gizli Bilgileri Açıklamama Yükümlülüğü Altına Giren Taraf Sayısı Yönünden
Gizlilik sözleşmeleri, tarafların yükümlülüklerine göre üç ana başlık altında sınıflandırılır: tek taraflı, iki taraflı ve çok taraflı gizlilik sözleşmeleri. Tek taraflı gizlilik sözleşmelerinde yalnızca bir taraf gizlilik yükümlülüğü altına girerken, iki taraflı sözleşmelerde her iki taraf karşılıklı olarak bu yükümlülüğü üstlenir. Çok taraflı sözleşmeler ise birden fazla tarafın bilgiyi koruma yükümlülüğünü üstlendiği durumlarda kullanılır[8].
1. Tek Taraflı Gizlilik Sözleşmeleri
Tek taraflı gizlilik sözleşmelerinde sadece bilgi alan taraf gizlilik yükümlülüğü altına girer. Bilgi alan taraf, kamuya ve üçüncü kişilere açıklamama yükümlülüğünü yerine getirir. Taraflardan yalnızca birinin bilgi paylaştığı durumlarda, çoğunlukla tek yönlü gizlilik sözleşmesi yapılır.
2. İki Taraflı Gizlilik Sözleşmeleri
Bu tür sözleşmelerde her iki taraf da birbirlerinin bilgilerini koruma yükümlülüğü altına girer. İki taraflı gizlilik sözleşmeleri, her iki tarafın da karşılıklı olarak gizli bilgileri kamuya veya üçüncü kişilere açıklamama sorumluluğunu üstlendiği durumlarda düzenlenmektedir. Sözleşmenin tarafları, gizli kalması gereken bilgileri birbirine sunduğu durumlarda iki taraflı gizlilik sözleşmeleri yapılır. Bazı durumlarda, tek taraflı bilgi paylaşımı olmasına karşın, her iki tarafın da bilginin gizli kalmasında menfaat" varsa gene iki taraflı gizlilik sözleşmesi düzenlenebilmektedir[9].
3. Çok Taraflı Gizlilik Sözleşmeleri
Çok taraflı gizlilik sözleşmeleri, üçten fazla tarafın yer aldığı durumlarda yapılır ve bu taraflardan en az biri, bilgilerini kamuya veya üçüncü kişilere açıklamamayı taahhüt eder. Genellikle katılımcı sayısının fazla olduğu işlemlerde, her bir taraf için ayrı gizlilik sözleşmesi müzakere etmenin yol açacağı zaman kaybını ve sözleşmeler arasında ortaya çıkabilecek hüküm farklılıklarını önlemek amacıyla çok taraflı gizlilik sözleşmesi tercih edilir.
B.Süresinin Belirli Olup Olmaması Yönünden
Gizlilik sözleşmeleri, süreli veya süresiz olarak yapılabilir. Süreli gizlilik sözleşmelerinde gizlilik yükümlülüğü belirli bir dönem boyunca devam ederken, süresiz sözleşmelerde aksi belirtilmedikçe sürekli bir gizlilik yükümlülüğü mevcuttur. Süresiz gizlilik sözleşmeleri, taraflar arasında sürekli bir gizlilik yükümlülüğünü ifade eder. Özellikle kurumsal bilgi ve ticari sırların korunması amacıyla süresiz gizlilik sözleşmeleri tercih edilir. Belirli süreli gizlilik sözleşmeleri, belirli bir zaman dilimi için geçerlidir. Bu tür sözleşmeler, projenin veya işin tamamlanması ile sona erer. Özellikle proje bazlı işlerde veya kısa süreli iş birliklerinde bu tür sözleşmeler yaygındır. Sürenin dolmasıyla gizlilik yükümlülüğü ortadan kalkar.
C.Bağımsız Olup Olmaması Yönünden
Gizlilik sözleşmeleri, bağımsızlık durumuna göre bağımsız gizlilik sözleşmeleri ve bağımlı gizlilik sözleşmeleri olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. Bağımsız gizlilik sözleşmelerindesözleşmenin durumu başka bir sözleşmeye bağlılık göstermediği halde, bağımlı gizlilik sözleşmeleri asıl sözleşmenin hukuki bir unsuru olarak işlev görür[10]. Bu sebeple bağımlı gizlilik sözleşmesinin bağlı olduğu asıl sözleşmenin herhangi bir nedenden dolayı geçersiz sayılması durumunda, gizlilik sözleşmesi de geçersiz olur. Asıl sözleşmenin sona erdiği durumda gizlilik sözleşmesi de bu sözleşmeyle beraber sona erer.
Gizlilik sözleşmeleri, genellikle başka bir sözleşmeyle bağlantılı olan bilgilerin gizliliğini sağlamak amacı taşır. Bu sözleşmeler, asıl sözleşmeden ayrı bir belge olarak hazırlanabileceği gibi, aynı belge içerisinde de yer alabilir. Ayrıca, gizlilik sözleşmeleri asıl sözleşmeye ek olarak da oluşturulabilir. Gizlilik sözleşmesinin asıl sözleşmeden bağımsız olup olmadığını belirlemek önemlidir. Tarafların irade beyanlarını dikkate almadan kesin bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Bu nedenle bu beyanların dikkatlice yorumlanması ve tarafların çıkarlarının göz önünde bulundurulması gerekir. Gizlilik sözleşmeleri bazı durumlarda asıl sözleşmenin müzakereleri sırasında paylaşılan bilgilerin gizliliğini korumak için tasarlanır. Asıl sözleşme oluşturulmamış olsa bile, gizlilik sözleşmesinin hükümleri geçerli olmaya devam eder. Böyle durumlarda, gizlilik sözleşmesinin asıl sözleşmeden bağımsız olduğu sonucuna varmak mümkündür[11].
İKİNCİ BÖLÜM
GİZLİLİK SÖZLEŞMESİNDE DOĞAN YÜKÜMLÜLÜKLER VE İHLALİ
I. Gizlilik Sözleşmesin Kurulması
Gizlilik sözleşmesinin kurulması açısından kanunlarda herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Bu halde gizlilik sözleşmenin kurulmasında şekil serbestisi ilkesinin geçerliliği söz konusudur. Sözleşmenin geçerliliği açısından genellikle yazılı şekil tercih edilmekle birlikte, yasal olarak belirli bir şekil zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak gizlilik sözleşmesi, asıl borç ilişkisi kuran bir sözleşme kapsamında düzenlenmişse, bu durumda asıl borç ilişkisini düzenleyen sözleşmenin bir şekil şartı varsa, gizlilik sözleşmesi de o şekle tabi olacaktır[12].
II. Gizlilik Sözleşmesinden Doğan Yükümlülükler
A. Kullanmama Yükümlülüğü
Kullanmama yükümlülüğü, bilginin sözleşme amacının dışında kullanılmaması gerekliliğini ifade eder. Bu yükümlülük sayesinde bilgi alan taraf, gizli bilgiyi yalnızca izin verilen amaçlarla sınırlı olarak kullanabilir.
Gizlilik sözleşmelerinde tarafların temel yükümlülüğü, gizli bilgilerin özellikle üçüncü şahıslara karşı korunmasını sağlamaktır. Taraflar gizli bilgilere yalnızca sözleşmede belirlenen şartlar dâhilinde, belirli bir zaman diliminde ve mekânda erişim sağlamak ve kullanmakla yükümlüdür. Gizli bilgilerin kullanım çerçevesinin açık ve net bir şekilde tanımlanması son derece önemlidir. Zira bu sınırların belirsizliği, gizli bilgilerin izinsiz veya yetkisiz kullanımı riskini doğurabilir. Bu nedenle gizlilik maddelerinde tarafların yükümlülüklerini ve haklarını kesin bir şekilde belirleyecek ifadeler kullanılarak, gizli bilgilerin yalnızca belirtilen kapsamda ve şartlarda kullanılmasını temin edecek düzenlemeler yapılmalıdır.
B.Koruma Yükümlülüğü
Koruma yükümlülüğü, gerekli bütün teknik ve idari önlemlerin alınmasını içerir. Gizli bilgilerin güvenliği, kaybedilmesi, yetkisiz kişilerin eline geçmemesi, gibi olası tehlikelere karşı alınacak uygun güvenlik tedbirleriyle sağlanır.
Gizlilik sözleşmesinin tarafları gizli bilgilerin paylaşıldığı gizlilik sözleşmelerinde gizli bilgileri koruyabilmek için gereken tedbirleri de kaleme almaktadırlar. Gizli bilginin kopyalanmaması, emniyetli kasalarda saklanması, kamera ile takip edilmesi, yetkisiz şahısların gizli bilginin bulunduğu alana erişiminin engellenmesi gibi tedbirlere gizlilik sözleşmelerinde koruma yükümlülüğü kapsamında yer verilmektedir[13].
C.Açıklamama Yükümlülüğü
Gizli bilgiyi alan tarafın, gizlilik sözleşmesi uyarınca en temel borcu gizli bilgiyi açıklamama yükümlülüğüdür. Bu borç yapamama borcu şeklinde olup sürekli edim niteliğindedir. Sözleşmede belirlenen zaman süresince gizli bilginin üçüncü kişilere açıklanması hukuka aykırılık teşkil eder.
Doktrinde açıklamama yükümlüğünün süresi konusunda farklı görüşler mevcuttur. Gürbüz Usluel’e göre gizlilik sözleşmesi sona erdikten sonra gizli bilginin paylaşıldığı kişi tarafından gizli bilginin açıklanması sözleşmeye konu olan gizli bilginin gizlilik vasfını yitirmesine, gizli bilgi sahibini telafisi mümkün olmayan büyük çaplı ekonomik zararlara uğratabilme ihtimali sebebiyle gizlilik sözleşmesi sona erse de gizli bilgi sahibinin gizli bilgiyi
açıklamama borcu devam eder[14]. Başka görüşlere göre her somut olay için gizli bilginin mahiyeti farklı olacağından ayrı ayrı değerlendirme yapılmalıdır.
D. Sadakat Yükümlülüğü
Sözleşme ilişkisi esnasında sadakat yükümünün varlığı izahtan varestedir[15]. Bu sebeple günümüzdeki hukuki anlayış çerçevesinde her sözleşmede tarafların birbirilerine karşı sadakat yükümlülüğü söz konusu olmaktadır. Bu açıklamalarla birlikte gizlilik sözleşmesinde gizli bilginin paylaşıldığı kişinin gizli bilgi sahibine karşı sözleşmeden doğan bir sadakat yükümlülüğü mevcuttur[16].
E. İade Yükümlülüğü
Gizlilik sözleşmesinin sona ermesiyle gizli bilgi içeren tüm belgeler ve konuya yönelik bütün malzemelerin gizli bilgi sahibine teslim edilmesi gizli bilginin paylaşıldığı kişinin borçları kapsamında yer alır[17]. Sona ermeyle birlikte gizli bilgiyi veren taraf, gizli bilginin imhasını veya iadesini talep edebilir. Bu taleplerin sözleşmede açıkça belirtilmesi ve belirtilen taleplerin ivedilikle yerine getirilmesi esastır.
III. Gizlilik Sözleşmesinde Yükümlülüklerin İhlali ve Sonuçları
Gizlilik sözleşmesindeki ihlaller, gizli bilgilerin, bilgi veren tarafın yazılı izni olmaksızın ifşa edilmesi durumunda ortaya çıkar. Ancak, gizli bilginin sahibi, bu bilgininaçıklanmasına ya da kullanımına onay verirse, bu durum sözleşmeye ve hukuka aykırılık teşkil etmez.
Gizlilik sözleşmelerinde yükümlülüklerin ihlali, sözleşmede yer alan gizli bilgilerin niteliğine göre hukuki sonuçlar doğurur. Bu durumda gizli bilginin nasıl nitelendirileceği hususu büyük önem taşımakla birlikte her somut olaya göre başvurulabilecek hukuki yol farklılık gösterebilir.
A.Kanundan Doğan Sonuçlar
1. Türk Medeni Kanunu Kapsamında
Gizli bilgiler, tarafın kişilik haklarıyla bağlantılı olduğu durumda, ihlalin kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilebilmesi mümkündür. Bu durumda, ihlale uğrayan taraf, ihlalin durdurulmasını, önlenmesini veya geçmişteki etkilerinin ortadan kaldırılmasını isteyebilir. Türk Medeni Kanunu madde 25 çerçevesinde[18] ihlale uğrayan taraf dava açma hakkına sahiptir.
2.Türk Borçlar Kanunu Kapsamında
Gizlilik sözleşmesine tabi olan gizli bilgilerin ihlali, haksız fiil olarak nitelendirildiğinde bu gizli bilgilerin korunması, özellikle Türk Ticaret Kanunu’ndaki haksız rekabet hükümleri çerçevesinde düzenlenmiştir. Gizli bilgilerin izinsiz açıklanması, aynı zamanda haksız fiil oluşturduğundan, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’ndaki haksız fiillere dair hükümler de uygulanabilir[19]. Bu bağlamda gizlilik sözleşmesine konu olan gizli bilgilerin hukuka aykırı olarak elde edilmesi, kullanılması veya ifşa edilmesi, ticaret hukuku açısından haksız rekabet sayılır. Haksız rekabet de doğası gereği haksız fiil kapsamına girdiğinden gizlilik sözleşmesine konu olan gizli bilgilerin sorumluluğu, haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde ele alınabilir.
Doktrindeki tartışmalı hususlardan biri, haksız fiil ile sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan istemlerin yarışıp yarışamayacağıdır. Eren’e göre her iki istem yarışabilse de davacı, söz konusu davalardan yalnız birini tercih ederek onu açmak mecburiyetindedir. İlerleyen süreçte onun yerine diğer davayı tercih edemez[20]. Kanaatimizce doktrindeki bu ağırlıklı görüş en hakkaniyetli görüştür.
3.Türk Ticaret Kanunu Kapsamında
Gizlilik sözleşmesindeki gizli bilgileri 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde haksız rekabet hükümlerince değerlendirdiğimizde bu ihlallere dayalı olarak açılabilecek davalar TTK m. 56/1’de sayılmıştır. Bu davalar;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir[21].
Gizlilik yükümlülüklerinin ihlali durumunda, bilgi alan taraf, sözleşmede belirtilen tazminat ve cezai şart hükümleri gereğince sorumluluk altına girer. İhlal halinde bilgi veren taraf, uğradığı zararların tazmini için dava açma hakkına sahiptir.
4.İş Kanunu Kapsamında
Gizlilik sözleşmesine konu olan bilgiler eğer işçi-işveren arasındaki sözleşmeye bağlı olarak yer almaktaysa, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II-e maddesi çerçevesinde sonuç doğurur. Bu düzenlemeye göre, “İşçinin işverenin güvenini kötüye kullanması, hırsızlık yapması ya da işverenin meslek sırlarını açıklaması”[22] gibi davranışlar, doğruluk ve bağlılık ilkesine aykırı kabul edilmektedir. Bu nedenle işverene, ihlalde bulunan işçi ile olan iş sözleşmesini haklı bir nedenle feshetme hakkı tanınmıştır.
5.Türk Ceza Kanunu Kapsamında
Gizlilik sözleşmesine konu gizli bilgilerin gizli bilgiyi alan tarafından ihlal edilmesi halinde cezai sorumluluğu da gündeme gelmektedir[23]. Cezai sorumluluğa konu olacak suçun oluşabilmesi için gerekli unsurlar TCK m.239’da düzenlenmektedir: “Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikâyet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur”[24].
B.Sözleşmeye Aykırılıktan Doğan Sonuçlar
1.TBK m. 112 Uyarınca Tazminat Talebi
TBK m.112 mahiyeti gereğince tüm borç ilişkilerine uygulanır. Buradaki borç ilişkisinin kanunda sayılan tipik sözleşmelerden olması bir zorunluluk değildir. Bu hüküm borçlunun borcunu ifa etmemesi ya da gereği gibi ifa etmemesi durumunda tazminat hakkı doğurur. Sözleşmeden doğan sorumluluk için dört koşulun varlığının bulunması gereklidir[25]. Bunlar, borçlunun borca aykırı hareket etmesi, diğer bir ifade ile sözleşmenin ihlâli, zarar, ihlâl eylemi ile zarar arasında uygun nedensellik bağı ve kusurdur[26].
2.Cezai Şart
Gizlilik sözleşmesinde tarafların gizlilik yükümlülüğünün ihlali halinde öngörebileceği hukuki yaptırımlardan birisi de ceza koşuludur[27]. Cezai şart, sözleşmeye aykırılık durumunda taraflarca ödenmesi kararlaştırılan belirli bir bedeldir. Gizlilik sözleşmelerinde cezai şart düzenlemesi ihlale karşı caydırıcılık sağlar. Gizli bilgi veren tarafın borca aykırılık durumunu ispat etmesi şarttır. Bu ispat gerçekleştiğinde ise gizli bilgiyi ifşa eden taraf, sözleşmede belirtilen ceza koşulunu ödemekle yükümlü hale gelir. Bu bedel, gizliliği ihlal eden tarafın ödemekle yükümlü olduğu zararın bir kısmını veya tamamını karşılayabilir. Şu da belirtilmelidir ki gizli bilgi veren tarafın söz konusu cezai şartı talep edebilmesi için bir zararın oluşması gerekli değildir.
3.Götürü Tazminat
Gizlilik sözleşmesinde gizlilik yükümlülüğünün ihlali bilgi alan tarafından gerçekleştirildiğinde öngörülecek yaptırımlardan bir diğeri de götürü tazminattır. Bu tazminat sözleşmenin içeriğinde düzenlenmiş olmalıdır. Gizlilik yükümlülüğünü kusurlu bir şekilde ihlal eden taraf, kusursuz olduğunu kanıtlayamadığı sürece tazminat ödeme sorumluluğundadır. Gizli bilgi sahibinin sözleşmede öngörülen tazminatı talep edebilmesi için bir zarar ortaya çıkmış olmalıdır. Ancak bu zarar, gizli bilgi sahibinin ispat yükümlülüğünde değildir. Ayrıca gizlilik sözleşmesine aykırı davranış ile meydana gelen zarar arasında bir nedensellik bağı kurulabilmelidir ki gizli bilgi sahibi tazminat hakkına sahip olabilsin[28].
IV. Gizlilik Sözleşmelerinin Türk ve Yabancı Hukuk Sistemlerindeki Yeri ve Uygulama Farklılıkları
Gizlilik sözleşmeleri, ticari ve bireysel ilişkilerde gizli bilgiye dayalı güveni sağlamanın önemli bir aracı olarak hem Türk hukukunda hem de yabancı hukuk sistemlerinde ele alınmaktadır. Türk hukukunda gizlilik sözleşmeleri doğrudan kanuni düzenlemelere konu olmamışsa da Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde uygulanmaktadır.
Özellikle Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan haksız rekabet hükümleri, gizli bilginin hukuka aykırı ifşası veya kullanılması durumunda gizlilik yükümlülüklerinin korunmasına katkıda bulunur. Ayrıca, bu tür ihlallerde Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri devreye girmekte, sözleşmenin ihlal edilmesi halinde zarar gören tarafın tazminat talebinde bulunabilmesine olanak tanımaktadır.
Yabancı hukuk sistemlerinde ise özellikle İngiliz ve Amerikan hukukunda gizlilik sözleşmeleri daha detaylı düzenlemelere sahiptir ve gizli bilgi tanımıyla ilgili daha ayrıntılı mevzuatlara yer verilmektedir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde “Uniform Trade Secrets Act” ve “Defend Trade Secrets Act” [29] gibi yasalar, gizli bilginin korunmasını daha güçlü güvence altına alırken, bilgi ihlaline dair açık hukuki çerçeve sunmaktadır. Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) [30] ile üye devletler genelinde standart bir düzenleme hedeflemektedir. Böylece, Avrupa hukukunda gizli bilgi ihlalleri yalnızca sözleşmesel sorumlulukla sınırlı kalmayıp, düzenleyici mevzuatla da koruma altına alınmaktadır.
Türk hukukunda ise gizli bilgi ihlalleri, daha çok tarafların iradesine dayalı sözleşme hükümlerine bırakılmış durumdadır. Dolayısıyla, gizli bilgi kavramı ile ilgili tek tip bir mevzuatın bulunmaması, mahkemeler tarafından genellikle her olayın kendine has koşullarıyla değerlendirilmesine yol açmaktadır. Yabancı hukuk sistemlerinde gizlilik ihlalleri için öngörülen cezai müeyyideler ve yaptırımlar daha keskin bir biçimde tanımlanmış olup, mağdur tarafın tazminat alabilmesi için kanıt yükü ve koruma çerçevesi belirginleştirilmiştir.
Türk hukuk sistemi gizlilik sözleşmelerinde genel çerçeveyi sağlarken, yabancı hukuk sistemleri özellikle gizli bilgi ihlallerine yönelik ayrıntılı düzenlemelerle hukuki güvenceyi artırmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’de gizlilik sözleşmelerinin daha detaylı yasal çerçeveyle desteklenmesi hem iş dünyasında hem de bireysel anlaşmalarda hukuki güveni güçlendirecektir.
V. SONUÇ
Gizlilik sözleşmeleri, taraflar arasında bilgi güvenliğini sağlamak ve ticari sırların korunmasını garanti altına almak için önemli hukuki araçlardır. Bu sözleşmeler, özellikle bilgi alan tarafın yükümlülüklerini ve ihlal durumunda uygulanacak yaptırımları açıkça düzenleyerek, taraflar arasında güven ilişkisini pekiştirir.
Sonuç olarak gizlilik sözleşmeleri, bilginin hızla aktarıldığı ve dijitalleşmenin hâkim olduğu günümüz dünyasında, ticari ve hukuki alanlarda vazgeçilmez bir koruma aracı haline gelmiştir. Özellikle iş dünyasında rekabet avantajını sürdürmek, teknolojiye dayalı yeniliklerin korunmasını sağlamak ve iş ortaklıklarında güveni tesis etmek açısından gizlilik sözleşmeleri giderek önem kazanmaktadır. Gizli bilgi, hukuken üzerinde tam mutabık kalınmış bir tanıma sahip olmamakla birlikte genel anlamda, saklanmasında çıkar bulunan değerli bilgi ve verilerin bütünü olarak ele alınabilir. Bu bilgilerin güvence altına alınması, ticari sırların korunması ve kişisel verilerin hukuka uygun bir çerçevede tutulması bakımından kritik bir yükümlülük olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gizlilik sözleşmeleri, bilgi paylaşımında güven ortamını sağlamakla birlikte, taraflara bu bilgiyi yalnızca sözleşmede belirlenen çerçevede kullanma zorunluluğu getirir. Bu sözleşmeler, ihlalleri önlemek adına çeşitli yaptırımlar ve tazminat koşulları barındırarak tarafların yükümlülüklerini de güvence altına alır. Sözleşme ihlalleri sonucunda, bilgi sahibi olan tarafın zararını tazmin edebilmesi ve gizli bilginin açıklanmasının hukuki karşılığını alabilmesi için, gizlilik sözleşmesi çerçevesinde düzenlenen hak ve yükümlülüklerin ayrıntılı olarak belirlenmesi büyük önem taşır.
Ticari faaliyetlerde inovasyon, iş süreçleri ve finansal bilgiler gibi değerlerin gizliliğinin korunması, bu sözleşmeler sayesinde garanti altına alınmakta, gizli bilginin iş dünyasındaki stratejik etkisi de güvence altına alınmaktadır. Sonuç olarak, gizlilik sözleşmeleri, bilginin sorumluluk çerçevesinde paylaşımını, sınırlandırılmış bir erişimle yönetilmesini ve koruma kapsamının belirgin bir şekilde ortaya konmasını sağlayarak hukuki ve ticari güven ortamını güçlendirmekte, böylelikle modern iş ve hukuk dünyasının vazgeçilmez bir unsuru olarak önemini artırmaktadır.
[1] GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012, s. 4.
[2] OKAY Sadık, Meslek Sırrını İfşa, AÜHFD, C.10, S. 1 (1953), s. 236.
[3] EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012, s. 107; Oğuzman, M. Kemal/ Öz, M. Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt-I, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2012, s. 12.
[4] ERDOĞAN, Mehmet Selim, Gizlilik Sözleşmesi, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2021, s. 3
[5] NARİN, İbrahim Can: “Milletlerarası Özel Hukukta Gizlilik Sözleşmeleri” Yüksek Lisans Tezi, Altınbaş Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, İstanbul,2023, s.9
[6] YELMEN Adem, “Bilgisayar Programlarına İlişkin Lisans Sözleşmelerindeki Gizlilik Hükümleri Hakkında Değerlendirmeler”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 22, S. 2 (2020),s.1005
[7] ATAY Kardelen Demet / TÜRK Hakkı Cihan, “Gizlilik Sözleşmeleri”, 2017, (http://www.mondaq.com, Erişim Tarihi: 19.10.2024)
[8]ŞENBAŞ, Pınar, Bilgi Teknolojileri Dış Kaynak Alımında (Outsourcing) Kişisel Verilerin Korunması ve Gizlilik Sözleşmeleri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bilişim ve Teknoloji Hukuku Yüksek Lisans Programı, İstanbul 2013, s. 41.
[9] ÇEBİ Uğur, Gizlilik Sözleşmesi, Doktora Tezi, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, İstanbul,2024, s. 30.
[10] EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012, s. 216.
[11] ÇEBİ, s. 35.
[12] ŞENBAŞ, s. 43.
[13] SULU Muhammed, Ticari Sırların Korunması, 3. Baskı, On İki Levha Yay., İstanbul 2020, s. 114; YÜKSEL BOZKURT, Armağan Ebru, Ticari Sırların Dijital Ortamda Korunması, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, 2018, s.143-192.
[14] USLUEL Gürbüz, Türk Özel Hukukunda Özellikle Anonim Şirketlerde Ticarî Sırrın Korunması, 1. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2009, s. 152.
[15] BİLGE Mehmet Emin, Ticari Sırların Korunması, 2. Baskı, Asil Yay., Ankara 2005, s. 97.
[16] ERDOĞAN, s. 62.
[17] USLUEL, s. 151.
[18] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4721.pdf, (Erişim Tarihi: 20.10.2024)
[19] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6098.pdf, (Erişim Tarihi: 20.10.2024)
[20 EREN, s. 959 vd.
[21] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6102.pdf (Erişim Tarihi: 21.10.2024)
[22] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4857.pdf (Erişim Tarihi: 21.10.2024)
[23] ERDOĞAN, s. 96.
[24] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5237.pdf (Erişim Tarihi: 22.10.2024)
[25] ERDOĞAN, s. 88.
[26] EREN, s. 1172.
[27] YELMEN, s.1008 vd.
[28] ERDOĞAN, s. 95
[29] https://www.wipo.int/wipolex/en/legislation/details/16087 (Erişim Tarihi:28.10.2024)
[30] https://www.ab.gov.tr/siteimages/resimler/Nihai-ABB-HCDB-GDPR.pdf (Erişim Tarihi: 28.10.2024)
KAYNAKÇA
ATAY, Kardelen Demet / TÜRK Hakkı Cihan, “Gizlilik Sözleşmeleri”, 2017, (http://www.mondaq.com,
BİLGE, Mehmet Emin, Ticari Sırların Korunması, 2. Baskı, Asil Yay., Ankara 2005.
ÇEBİ, Uğur, Gizlilik Sözleşmesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, İstanbul, 2024.
ERDOĞAN, Mehmet Selim, Gizlilik Sözleşmesi, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2021.
EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 25. Baskı, Yetkin Yay., Ankara 2020.
EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 8. Baskı, Yetkin Yay., Ankara 2020.
GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Cilt II, İstanbul 2014.
USLUEL, Gürbüz, Türk Özel Hukukunda Özellikle Anonim Şirketlerde Ticarî Sırrın Korunması, 1. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2009
NARİN, İbrahim Can: “Milletlerarası Özel Hukukta Gizlilik Sözleşmeleri” Yüksek Lisans Tezi, Altınbaş Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, İstanbul, 2023.
OKTAY, Sadık, Meslek Sırrını İfşa, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 10, Sayı 1, s. 235-245, 1953.
ŞENBAŞ, Pınar, Bilgi Teknolojileri Dış Kaynak Alımında (Outsourcing) Kişisel Verilerin Korunması ve Gizlilik Sözleşmeleri, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bilişim ve Teknoloji Hukuku Yüksek Lisans Programı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2013.
YELMEN, Adem, “Bilgisayar Programlarına İlişkin Lisans Sözleşmelerindeki Gizlilik Hükümleri Hakkında Değerlendirmeler”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 22, S. 2, 2020.
BİRİNCİ BÖLÜM
GİZLİLİK SÖZLEŞMESİNİN TANIMI, HUKUKİ NİTELİĞİ, AMACI, KAPSAMI, UNSURLARI
I.Gizlilik Sözleşmesinin Tanımı
Türk hukuk mevzuatında gizlilik sözleşmeleri, tarafların birbirlerine veya üçüncü kişilere ait gizli bilgileri koruma yükümlülüğü getiren anlaşmalardır. Gizlilik Sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanunu’nda özel borç ilişkileri kısmında düzenlenmemiştir. Yani bu sözleşmeler atipik sözleşmeler olmakla birlikte, sözleşmenin herhangi bir esaslı unsuru kanunda düzenlenmemiştir. Her ne kadar çeşitli mevzuatlarda gizlilik sözleşmesi ifadesi yer alsa da mevzuatımızda bir tanım yapılmamıştır.
II. Gizlilik Sözleşmesinin Hukuki Niteliği
Öğretide gizlilik sözleşmesinin hukuki niteliği tartışmalı olmakla birlikte bu konuda birden fazla görüş vardır. Bunlardan biri sözleşmenin isimsiz sözleşme olup kendine özgü bir yapısı olduğudur. Kanaatimizce de gizlilik sözleşmeleri isimsiz sözleşme olup sui generis niteliktedir[1]. Doktrindeki ağırlık görüş de bu şekildedir. Bununla birlikte doktrinde hizmet sözleşmesi olduğu, vekalet sözleşmesi olduğu ve son olarak da saklama sözleşmesi olduğu görüşleri de savunulmaktadır[2].
Gizlilik sözleşmeleri, hukuken bağlayıcı belgeler olup, taraflara belirli sorumluluklar yükler. Türk Borçlar Kanunu’na göre, gizlilik sözleşmesi hukuken isimsiz sözleşme kategorisinde yer alır. Çünkü belirli bir isim altında düzenlenmemiştir ancak hukuki sonuçları açısından borç doğurucu niteliktedir.
Türk Borçlar Kanunu’nda sözleşmeler, edimlerinin süresine göre de gruplandırılırlar. Bu açıdan sözleşmeler; ani edimli, sürekli edimli ve dönemsel edimli sözleşmeler olarak ayrılırlar. Gizlilik sözleşmesi sürekli edim doğuran bir borç ilişkisidir. Bu borç ilişkilerinde, borçlu borcunu sürekli olan bir davranışla yerine getirmekle yükümlüdür[3].
Gizlilik sözleşmelerini incelediğimizde taraflardan biri veya ikisi birden bir bilgiyi sürekli olarak gizli tutma yükümlülüğü altına girmektedir. Bilginin gizli tutulması sürekli ve kesintisiz olduğundan gizlilik sözleşmesi, sürekli borç ilişkisi kuran bir sözleşmedir.
Gizlilik sözleşmesi, tarafların hangi bilgilerin gizli olduğu konusunda anlaşmaya vardığı ve bu bilgilerin üçüncü şahıslarla paylaşılmaması konusunda karşılıklı olarak rıza gösterdiği iki taraflı bir anlaşmadır. Bu tür sözleşmeler, gizli bilgilere erişimi olan taraflar arasında güveni tesis eder ve bilgilerin korunmasını sağlamak amacıyla hukuki bir çerçeve oluşturur.
Gizlilik sözleşmesinin edim konusu gizli bilgilerdir. Bu bilgilerin korunması, tarafların sözleşmenin hükümlerine uygun bir biçimde davranmaları halinde mümkün olacaktır. Taraflar, sözleşme kapsamında gizli bilgilerin güvenliğini sağlamak, izinsiz paylaşımını önlemek, ifşa etmemek vb. için gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler.
III. Gizlilik Sözleşmesinin Unsurları
Gizlilik sözleşmesi her ne kadar sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca düzenlenen, isimsiz ve kendisine özgü yapısı olan (sui generis) sözleşme niteliğini taşıyan bir sözleşme olsa da bu tür sözleşmelerin gizlilik sözleşmesi olarak nitelendirilebilmesi için birtakım unsurların sözleşmede mevcut olması gereklidir. Çalışmamızın bu bölümünde bu unsurları ele alacağız.
A. Gizli Bilginin Belirlenmesi
Gizlilik sözleşmesi, niteliği ve mahiyeti gereği her türlü hukuki ilişkide karşımıza çıkabilmektedir. Bu nedenle gizli bilgi her sözleşmeye göre farklılık göstermektedir. Bu kapsamda gizli bilgi, gizlilik sözleşmesinin konusunu oluşturan, sözleşmede öngörülen koşullar dışında paylaşılmayacağı taahhüdünde bulunulan bilgiler olarak tanımlanabilecektir. Gizlilik sözleşmesinin konusunu oluşturan gizli bilgilerin neler olduğunun açıklanması, hangi bilgileringizli bilgi olduğunun sözleşmede tespit edilmesi gereklidir[4]. Buna istinaden gizli bilginin kapsamı dışında tutulan hususların da sözleşmede belirlenmesi gerekmektedir. Hangi bilgilerin gizli bilgi niteliğine sahip olacağı, hangi bilgilerin ise gizli bilgi niteliğine sahip olmayacağı detaylıca belirlenerek netlik sağlanabilecektir[5].
Gizli bilgi her türlü bilgi olabileceği gibi uygulamada en çok ticari sırlar gizli bilginin konusu olmaktadır. Gizlilik sözleşmesinin asıl unsuru olan gizli bilginin, uygulamamadaki diğer örnekleri şu şekilde belirtilebilir; işletme sırrı, şirket sırrı, iş sırrı, meslek sırrı, banka sırrı, müşteri sırrı, üretim sırrı, know how.
Yelmen’e göre gizlilik özelliği bulunmayan bilgiler gizlilik sözleşmesinin konusunu oluşturmaz. Taraflarca gizlilik özelliği bulunmayan bilgilerin sözleşmeye konu edilmeleri halinde bu bilgiler hukuken hüküm ve sonuç doğurmayacaktır[6].
Gizlilik sözleşmesinin kapsamı haricinde bırakılan hususlar şunlardır; paylaşıldığı sırada veya öncesinde kamuoyu tarafından vâkıf olunan bilgiler, ileriki süreçte kamuoyuna sözleşme ihlal edilmeksizin ve taraflara kusur yüklenmeksizin mâl olan bilgiler, gizlilik yükümlülüğü bulunmayan başkaca bir kişiden öğrenilen bilgiler, herhangi bir gizlilik yükümlülüğü altında bulunmadan evvel alıcının vâkıf olduğu bilgiler, yürürlükte bulunan kanun veya düzenlemeler veya verilmiş olan bir mahkeme hükmü ve idari emir gereğince hukuken paylaşılması mecburi olan bilgilerdir[7].
Uygulamada gizli bilgi veren, gizli bilginin kapsamını geniş tutmak istemektedir. Bu sayede gizlilik sözleşmesinin kapsamı genişletilerek taraflarca getirilen bilgilerin korunması sağlanmaya çalışılmaktadır.
IV. Gizlilik Sözleşmelerinin Tarafları
Gizlilik sözleşmelerinde bilgi veren ve bilgi alan taraf olmak üzere iki ana taraf bulunur. Bilgi veren taraf, paylaşılacak gizli bilgiyi sağlayan kişi veya kurumu ifade ederken, bilgi alan taraf bu bilgiyi alarak gizliliğini koruma yükümlülüğü altına giren taraftır. Üçüncü kişi yararına düzenlenen gizlilik sözleşmelerinde ise gizli bilginin korunmasından fayda sağlayan kişi üçüncü kişi olur.Uygulamada taraflar arasında gizli bilgilerin kullanım amacı ve paylaşılabileceği kişiler, birçok gizlilik sözleşmesinin temel unsuru olarak kabul edilmektedir. Genellikle bilgi veren taraf, gizli bilgilerin kullanım alanının olabildiğince dar tutulmasını ve mümkün olduğunca az kişiyle paylaşılmasını talep ederken, bilgi alan taraf ise kullanım amacının kapsamını genişletmeyi ve gizli bilgileri paylaşabileceği kişi sayısını artırmayı amaçlamaktadır.
A. Bilgi Veren Taraf
Gizlilik sözleşmelerinin temel unsuru gizli bilgi olarak değerlendirilebilir. Gizli bilginin mülkiyet hakkına sahip olan kişi bilgi veren taraftır. Bilgi veren, bu bilgilerin güvenliğini sağlamak için gizli bilgiyi alan tarafla bir gizlilik sözleşmesi imzalamaktadır. Bununla birlikte, gizli bilgiyi ifşa eden taraf, bu bilginin gerçek sahibi olabileceği gibi, ifşa etme yetkisine sahip bir yetkili de olabilir. Aynı zamanda bilgi veren taraf bir kişi olabileceği gibi birden fazla kişi de olabilir.
B. Bilgi Alan Taraf
Taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca gizli bilgiler, ifşa edilen taraf olan Gizli Bilgiyi Alan Taraf’a yöneltilmiştir. Bu taraf, mevcut duruma göre gerçek kişi, tüzel kişi veya kamu kurumu olabilmektedir. Gizlilik sözleşmesinde gizli bilgilerin kamuya ve üçüncü şahıslara açıklanmaması yükümlülüğü, bilgi alan tarafa aittir. Ayrıca, bu yükümlülük işin mahiyetine göre değişiklik gösterebileceği gibi, başka bir sözleşmeden doğan yükümlülükler çerçevesinde de bilgiyi alan taraf gizli bilgiyi açıklamama borcu altına girebilir.
V. Gizlilik Sözleşmelerinin Türleri
A. Gizli Bilgileri Açıklamama Yükümlülüğü Altına Giren Taraf Sayısı Yönünden
Gizlilik sözleşmeleri, tarafların yükümlülüklerine göre üç ana başlık altında sınıflandırılır: tek taraflı, iki taraflı ve çok taraflı gizlilik sözleşmeleri. Tek taraflı gizlilik sözleşmelerinde yalnızca bir taraf gizlilik yükümlülüğü altına girerken, iki taraflı sözleşmelerde her iki taraf karşılıklı olarak bu yükümlülüğü üstlenir. Çok taraflı sözleşmeler ise birden fazla tarafın bilgiyi koruma yükümlülüğünü üstlendiği durumlarda kullanılır[8].
1. Tek Taraflı Gizlilik Sözleşmeleri
Tek taraflı gizlilik sözleşmelerinde sadece bilgi alan taraf gizlilik yükümlülüğü altına girer. Bilgi alan taraf, kamuya ve üçüncü kişilere açıklamama yükümlülüğünü yerine getirir. Taraflardan yalnızca birinin bilgi paylaştığı durumlarda, çoğunlukla tek yönlü gizlilik sözleşmesi yapılır.
2. İki Taraflı Gizlilik Sözleşmeleri
Bu tür sözleşmelerde her iki taraf da birbirlerinin bilgilerini koruma yükümlülüğü altına girer. İki taraflı gizlilik sözleşmeleri, her iki tarafın da karşılıklı olarak gizli bilgileri kamuya veya üçüncü kişilere açıklamama sorumluluğunu üstlendiği durumlarda düzenlenmektedir. Sözleşmenin tarafları, gizli kalması gereken bilgileri birbirine sunduğu durumlarda iki taraflı gizlilik sözleşmeleri yapılır. Bazı durumlarda, tek taraflı bilgi paylaşımı olmasına karşın, her iki tarafın da bilginin gizli kalmasında menfaat" varsa gene iki taraflı gizlilik sözleşmesi düzenlenebilmektedir[9].
3. Çok Taraflı Gizlilik Sözleşmeleri
Çok taraflı gizlilik sözleşmeleri, üçten fazla tarafın yer aldığı durumlarda yapılır ve bu taraflardan en az biri, bilgilerini kamuya veya üçüncü kişilere açıklamamayı taahhüt eder. Genellikle katılımcı sayısının fazla olduğu işlemlerde, her bir taraf için ayrı gizlilik sözleşmesi müzakere etmenin yol açacağı zaman kaybını ve sözleşmeler arasında ortaya çıkabilecek hüküm farklılıklarını önlemek amacıyla çok taraflı gizlilik sözleşmesi tercih edilir.
B.Süresinin Belirli Olup Olmaması Yönünden
Gizlilik sözleşmeleri, süreli veya süresiz olarak yapılabilir. Süreli gizlilik sözleşmelerinde gizlilik yükümlülüğü belirli bir dönem boyunca devam ederken, süresiz sözleşmelerde aksi belirtilmedikçe sürekli bir gizlilik yükümlülüğü mevcuttur. Süresiz gizlilik sözleşmeleri, taraflar arasında sürekli bir gizlilik yükümlülüğünü ifade eder. Özellikle kurumsal bilgi ve ticari sırların korunması amacıyla süresiz gizlilik sözleşmeleri tercih edilir. Belirli süreli gizlilik sözleşmeleri, belirli bir zaman dilimi için geçerlidir. Bu tür sözleşmeler, projenin veya işin tamamlanması ile sona erer. Özellikle proje bazlı işlerde veya kısa süreli iş birliklerinde bu tür sözleşmeler yaygındır. Sürenin dolmasıyla gizlilik yükümlülüğü ortadan kalkar.
C.Bağımsız Olup Olmaması Yönünden
Gizlilik sözleşmeleri, bağımsızlık durumuna göre bağımsız gizlilik sözleşmeleri ve bağımlı gizlilik sözleşmeleri olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. Bağımsız gizlilik sözleşmelerindesözleşmenin durumu başka bir sözleşmeye bağlılık göstermediği halde, bağımlı gizlilik sözleşmeleri asıl sözleşmenin hukuki bir unsuru olarak işlev görür[10]. Bu sebeple bağımlı gizlilik sözleşmesinin bağlı olduğu asıl sözleşmenin herhangi bir nedenden dolayı geçersiz sayılması durumunda, gizlilik sözleşmesi de geçersiz olur. Asıl sözleşmenin sona erdiği durumda gizlilik sözleşmesi de bu sözleşmeyle beraber sona erer.
Gizlilik sözleşmeleri, genellikle başka bir sözleşmeyle bağlantılı olan bilgilerin gizliliğini sağlamak amacı taşır. Bu sözleşmeler, asıl sözleşmeden ayrı bir belge olarak hazırlanabileceği gibi, aynı belge içerisinde de yer alabilir. Ayrıca, gizlilik sözleşmeleri asıl sözleşmeye ek olarak da oluşturulabilir. Gizlilik sözleşmesinin asıl sözleşmeden bağımsız olup olmadığını belirlemek önemlidir. Tarafların irade beyanlarını dikkate almadan kesin bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Bu nedenle bu beyanların dikkatlice yorumlanması ve tarafların çıkarlarının göz önünde bulundurulması gerekir. Gizlilik sözleşmeleri bazı durumlarda asıl sözleşmenin müzakereleri sırasında paylaşılan bilgilerin gizliliğini korumak için tasarlanır. Asıl sözleşme oluşturulmamış olsa bile, gizlilik sözleşmesinin hükümleri geçerli olmaya devam eder. Böyle durumlarda, gizlilik sözleşmesinin asıl sözleşmeden bağımsız olduğu sonucuna varmak mümkündür[11].
İKİNCİ BÖLÜM
GİZLİLİK SÖZLEŞMESİNDE DOĞAN YÜKÜMLÜLÜKLER VE İHLALİ
I. Gizlilik Sözleşmesin Kurulması
Gizlilik sözleşmesinin kurulması açısından kanunlarda herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Bu halde gizlilik sözleşmenin kurulmasında şekil serbestisi ilkesinin geçerliliği söz konusudur. Sözleşmenin geçerliliği açısından genellikle yazılı şekil tercih edilmekle birlikte, yasal olarak belirli bir şekil zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak gizlilik sözleşmesi, asıl borç ilişkisi kuran bir sözleşme kapsamında düzenlenmişse, bu durumda asıl borç ilişkisini düzenleyen sözleşmenin bir şekil şartı varsa, gizlilik sözleşmesi de o şekle tabi olacaktır[12].
II. Gizlilik Sözleşmesinden Doğan Yükümlülükler
A. Kullanmama Yükümlülüğü
Kullanmama yükümlülüğü, bilginin sözleşme amacının dışında kullanılmaması gerekliliğini ifade eder. Bu yükümlülük sayesinde bilgi alan taraf, gizli bilgiyi yalnızca izin verilen amaçlarla sınırlı olarak kullanabilir.
Gizlilik sözleşmelerinde tarafların temel yükümlülüğü, gizli bilgilerin özellikle üçüncü şahıslara karşı korunmasını sağlamaktır. Taraflar gizli bilgilere yalnızca sözleşmede belirlenen şartlar dâhilinde, belirli bir zaman diliminde ve mekânda erişim sağlamak ve kullanmakla yükümlüdür. Gizli bilgilerin kullanım çerçevesinin açık ve net bir şekilde tanımlanması son derece önemlidir. Zira bu sınırların belirsizliği, gizli bilgilerin izinsiz veya yetkisiz kullanımı riskini doğurabilir. Bu nedenle gizlilik maddelerinde tarafların yükümlülüklerini ve haklarını kesin bir şekilde belirleyecek ifadeler kullanılarak, gizli bilgilerin yalnızca belirtilen kapsamda ve şartlarda kullanılmasını temin edecek düzenlemeler yapılmalıdır.
B.Koruma Yükümlülüğü
Koruma yükümlülüğü, gerekli bütün teknik ve idari önlemlerin alınmasını içerir. Gizli bilgilerin güvenliği, kaybedilmesi, yetkisiz kişilerin eline geçmemesi, gibi olası tehlikelere karşı alınacak uygun güvenlik tedbirleriyle sağlanır.
Gizlilik sözleşmesinin tarafları gizli bilgilerin paylaşıldığı gizlilik sözleşmelerinde gizli bilgileri koruyabilmek için gereken tedbirleri de kaleme almaktadırlar. Gizli bilginin kopyalanmaması, emniyetli kasalarda saklanması, kamera ile takip edilmesi, yetkisiz şahısların gizli bilginin bulunduğu alana erişiminin engellenmesi gibi tedbirlere gizlilik sözleşmelerinde koruma yükümlülüğü kapsamında yer verilmektedir[13].
C.Açıklamama Yükümlülüğü
Gizli bilgiyi alan tarafın, gizlilik sözleşmesi uyarınca en temel borcu gizli bilgiyi açıklamama yükümlülüğüdür. Bu borç yapamama borcu şeklinde olup sürekli edim niteliğindedir. Sözleşmede belirlenen zaman süresince gizli bilginin üçüncü kişilere açıklanması hukuka aykırılık teşkil eder.
Doktrinde açıklamama yükümlüğünün süresi konusunda farklı görüşler mevcuttur. Gürbüz Usluel’e göre gizlilik sözleşmesi sona erdikten sonra gizli bilginin paylaşıldığı kişi tarafından gizli bilginin açıklanması sözleşmeye konu olan gizli bilginin gizlilik vasfını yitirmesine, gizli bilgi sahibini telafisi mümkün olmayan büyük çaplı ekonomik zararlara uğratabilme ihtimali sebebiyle gizlilik sözleşmesi sona erse de gizli bilgi sahibinin gizli bilgiyi
açıklamama borcu devam eder[14]. Başka görüşlere göre her somut olay için gizli bilginin mahiyeti farklı olacağından ayrı ayrı değerlendirme yapılmalıdır.
D. Sadakat Yükümlülüğü
Sözleşme ilişkisi esnasında sadakat yükümünün varlığı izahtan varestedir[15]. Bu sebeple günümüzdeki hukuki anlayış çerçevesinde her sözleşmede tarafların birbirilerine karşı sadakat yükümlülüğü söz konusu olmaktadır. Bu açıklamalarla birlikte gizlilik sözleşmesinde gizli bilginin paylaşıldığı kişinin gizli bilgi sahibine karşı sözleşmeden doğan bir sadakat yükümlülüğü mevcuttur[16].
E. İade Yükümlülüğü
Gizlilik sözleşmesinin sona ermesiyle gizli bilgi içeren tüm belgeler ve konuya yönelik bütün malzemelerin gizli bilgi sahibine teslim edilmesi gizli bilginin paylaşıldığı kişinin borçları kapsamında yer alır[17]. Sona ermeyle birlikte gizli bilgiyi veren taraf, gizli bilginin imhasını veya iadesini talep edebilir. Bu taleplerin sözleşmede açıkça belirtilmesi ve belirtilen taleplerin ivedilikle yerine getirilmesi esastır.
III. Gizlilik Sözleşmesinde Yükümlülüklerin İhlali ve Sonuçları
Gizlilik sözleşmesindeki ihlaller, gizli bilgilerin, bilgi veren tarafın yazılı izni olmaksızın ifşa edilmesi durumunda ortaya çıkar. Ancak, gizli bilginin sahibi, bu bilgininaçıklanmasına ya da kullanımına onay verirse, bu durum sözleşmeye ve hukuka aykırılık teşkil etmez.
Gizlilik sözleşmelerinde yükümlülüklerin ihlali, sözleşmede yer alan gizli bilgilerin niteliğine göre hukuki sonuçlar doğurur. Bu durumda gizli bilginin nasıl nitelendirileceği hususu büyük önem taşımakla birlikte her somut olaya göre başvurulabilecek hukuki yol farklılık gösterebilir.
A.Kanundan Doğan Sonuçlar
1. Türk Medeni Kanunu Kapsamında
Gizli bilgiler, tarafın kişilik haklarıyla bağlantılı olduğu durumda, ihlalin kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilebilmesi mümkündür. Bu durumda, ihlale uğrayan taraf, ihlalin durdurulmasını, önlenmesini veya geçmişteki etkilerinin ortadan kaldırılmasını isteyebilir. Türk Medeni Kanunu madde 25 çerçevesinde[18] ihlale uğrayan taraf dava açma hakkına sahiptir.
2.Türk Borçlar Kanunu Kapsamında
Gizlilik sözleşmesine tabi olan gizli bilgilerin ihlali, haksız fiil olarak nitelendirildiğinde bu gizli bilgilerin korunması, özellikle Türk Ticaret Kanunu’ndaki haksız rekabet hükümleri çerçevesinde düzenlenmiştir. Gizli bilgilerin izinsiz açıklanması, aynı zamanda haksız fiil oluşturduğundan, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’ndaki haksız fiillere dair hükümler de uygulanabilir[19]. Bu bağlamda gizlilik sözleşmesine konu olan gizli bilgilerin hukuka aykırı olarak elde edilmesi, kullanılması veya ifşa edilmesi, ticaret hukuku açısından haksız rekabet sayılır. Haksız rekabet de doğası gereği haksız fiil kapsamına girdiğinden gizlilik sözleşmesine konu olan gizli bilgilerin sorumluluğu, haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde ele alınabilir.
Doktrindeki tartışmalı hususlardan biri, haksız fiil ile sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan istemlerin yarışıp yarışamayacağıdır. Eren’e göre her iki istem yarışabilse de davacı, söz konusu davalardan yalnız birini tercih ederek onu açmak mecburiyetindedir. İlerleyen süreçte onun yerine diğer davayı tercih edemez[20]. Kanaatimizce doktrindeki bu ağırlıklı görüş en hakkaniyetli görüştür.
3.Türk Ticaret Kanunu Kapsamında
Gizlilik sözleşmesindeki gizli bilgileri 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde haksız rekabet hükümlerince değerlendirdiğimizde bu ihlallere dayalı olarak açılabilecek davalar TTK m. 56/1’de sayılmıştır. Bu davalar;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir[21].
Gizlilik yükümlülüklerinin ihlali durumunda, bilgi alan taraf, sözleşmede belirtilen tazminat ve cezai şart hükümleri gereğince sorumluluk altına girer. İhlal halinde bilgi veren taraf, uğradığı zararların tazmini için dava açma hakkına sahiptir.
4.İş Kanunu Kapsamında
Gizlilik sözleşmesine konu olan bilgiler eğer işçi-işveren arasındaki sözleşmeye bağlı olarak yer almaktaysa, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II-e maddesi çerçevesinde sonuç doğurur. Bu düzenlemeye göre, “İşçinin işverenin güvenini kötüye kullanması, hırsızlık yapması ya da işverenin meslek sırlarını açıklaması”[22] gibi davranışlar, doğruluk ve bağlılık ilkesine aykırı kabul edilmektedir. Bu nedenle işverene, ihlalde bulunan işçi ile olan iş sözleşmesini haklı bir nedenle feshetme hakkı tanınmıştır.
5.Türk Ceza Kanunu Kapsamında
Gizlilik sözleşmesine konu gizli bilgilerin gizli bilgiyi alan tarafından ihlal edilmesi halinde cezai sorumluluğu da gündeme gelmektedir[23]. Cezai sorumluluğa konu olacak suçun oluşabilmesi için gerekli unsurlar TCK m.239’da düzenlenmektedir: “Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikâyet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur”[24].
B.Sözleşmeye Aykırılıktan Doğan Sonuçlar
1.TBK m. 112 Uyarınca Tazminat Talebi
TBK m.112 mahiyeti gereğince tüm borç ilişkilerine uygulanır. Buradaki borç ilişkisinin kanunda sayılan tipik sözleşmelerden olması bir zorunluluk değildir. Bu hüküm borçlunun borcunu ifa etmemesi ya da gereği gibi ifa etmemesi durumunda tazminat hakkı doğurur. Sözleşmeden doğan sorumluluk için dört koşulun varlığının bulunması gereklidir[25]. Bunlar, borçlunun borca aykırı hareket etmesi, diğer bir ifade ile sözleşmenin ihlâli, zarar, ihlâl eylemi ile zarar arasında uygun nedensellik bağı ve kusurdur[26].
2.Cezai Şart
Gizlilik sözleşmesinde tarafların gizlilik yükümlülüğünün ihlali halinde öngörebileceği hukuki yaptırımlardan birisi de ceza koşuludur[27]. Cezai şart, sözleşmeye aykırılık durumunda taraflarca ödenmesi kararlaştırılan belirli bir bedeldir. Gizlilik sözleşmelerinde cezai şart düzenlemesi ihlale karşı caydırıcılık sağlar. Gizli bilgi veren tarafın borca aykırılık durumunu ispat etmesi şarttır. Bu ispat gerçekleştiğinde ise gizli bilgiyi ifşa eden taraf, sözleşmede belirtilen ceza koşulunu ödemekle yükümlü hale gelir. Bu bedel, gizliliği ihlal eden tarafın ödemekle yükümlü olduğu zararın bir kısmını veya tamamını karşılayabilir. Şu da belirtilmelidir ki gizli bilgi veren tarafın söz konusu cezai şartı talep edebilmesi için bir zararın oluşması gerekli değildir.
3.Götürü Tazminat
Gizlilik sözleşmesinde gizlilik yükümlülüğünün ihlali bilgi alan tarafından gerçekleştirildiğinde öngörülecek yaptırımlardan bir diğeri de götürü tazminattır. Bu tazminat sözleşmenin içeriğinde düzenlenmiş olmalıdır. Gizlilik yükümlülüğünü kusurlu bir şekilde ihlal eden taraf, kusursuz olduğunu kanıtlayamadığı sürece tazminat ödeme sorumluluğundadır. Gizli bilgi sahibinin sözleşmede öngörülen tazminatı talep edebilmesi için bir zarar ortaya çıkmış olmalıdır. Ancak bu zarar, gizli bilgi sahibinin ispat yükümlülüğünde değildir. Ayrıca gizlilik sözleşmesine aykırı davranış ile meydana gelen zarar arasında bir nedensellik bağı kurulabilmelidir ki gizli bilgi sahibi tazminat hakkına sahip olabilsin[28].
IV. Gizlilik Sözleşmelerinin Türk ve Yabancı Hukuk Sistemlerindeki Yeri ve Uygulama Farklılıkları
Gizlilik sözleşmeleri, ticari ve bireysel ilişkilerde gizli bilgiye dayalı güveni sağlamanın önemli bir aracı olarak hem Türk hukukunda hem de yabancı hukuk sistemlerinde ele alınmaktadır. Türk hukukunda gizlilik sözleşmeleri doğrudan kanuni düzenlemelere konu olmamışsa da Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde uygulanmaktadır.
Özellikle Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan haksız rekabet hükümleri, gizli bilginin hukuka aykırı ifşası veya kullanılması durumunda gizlilik yükümlülüklerinin korunmasına katkıda bulunur. Ayrıca, bu tür ihlallerde Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri devreye girmekte, sözleşmenin ihlal edilmesi halinde zarar gören tarafın tazminat talebinde bulunabilmesine olanak tanımaktadır.
Yabancı hukuk sistemlerinde ise özellikle İngiliz ve Amerikan hukukunda gizlilik sözleşmeleri daha detaylı düzenlemelere sahiptir ve gizli bilgi tanımıyla ilgili daha ayrıntılı mevzuatlara yer verilmektedir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde “Uniform Trade Secrets Act” ve “Defend Trade Secrets Act” [29] gibi yasalar, gizli bilginin korunmasını daha güçlü güvence altına alırken, bilgi ihlaline dair açık hukuki çerçeve sunmaktadır. Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) [30] ile üye devletler genelinde standart bir düzenleme hedeflemektedir. Böylece, Avrupa hukukunda gizli bilgi ihlalleri yalnızca sözleşmesel sorumlulukla sınırlı kalmayıp, düzenleyici mevzuatla da koruma altına alınmaktadır.
Türk hukukunda ise gizli bilgi ihlalleri, daha çok tarafların iradesine dayalı sözleşme hükümlerine bırakılmış durumdadır. Dolayısıyla, gizli bilgi kavramı ile ilgili tek tip bir mevzuatın bulunmaması, mahkemeler tarafından genellikle her olayın kendine has koşullarıyla değerlendirilmesine yol açmaktadır. Yabancı hukuk sistemlerinde gizlilik ihlalleri için öngörülen cezai müeyyideler ve yaptırımlar daha keskin bir biçimde tanımlanmış olup, mağdur tarafın tazminat alabilmesi için kanıt yükü ve koruma çerçevesi belirginleştirilmiştir.
Türk hukuk sistemi gizlilik sözleşmelerinde genel çerçeveyi sağlarken, yabancı hukuk sistemleri özellikle gizli bilgi ihlallerine yönelik ayrıntılı düzenlemelerle hukuki güvenceyi artırmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’de gizlilik sözleşmelerinin daha detaylı yasal çerçeveyle desteklenmesi hem iş dünyasında hem de bireysel anlaşmalarda hukuki güveni güçlendirecektir.
V. SONUÇ
Gizlilik sözleşmeleri, taraflar arasında bilgi güvenliğini sağlamak ve ticari sırların korunmasını garanti altına almak için önemli hukuki araçlardır. Bu sözleşmeler, özellikle bilgi alan tarafın yükümlülüklerini ve ihlal durumunda uygulanacak yaptırımları açıkça düzenleyerek, taraflar arasında güven ilişkisini pekiştirir.
Sonuç olarak gizlilik sözleşmeleri, bilginin hızla aktarıldığı ve dijitalleşmenin hâkim olduğu günümüz dünyasında, ticari ve hukuki alanlarda vazgeçilmez bir koruma aracı haline gelmiştir. Özellikle iş dünyasında rekabet avantajını sürdürmek, teknolojiye dayalı yeniliklerin korunmasını sağlamak ve iş ortaklıklarında güveni tesis etmek açısından gizlilik sözleşmeleri giderek önem kazanmaktadır. Gizli bilgi, hukuken üzerinde tam mutabık kalınmış bir tanıma sahip olmamakla birlikte genel anlamda, saklanmasında çıkar bulunan değerli bilgi ve verilerin bütünü olarak ele alınabilir. Bu bilgilerin güvence altına alınması, ticari sırların korunması ve kişisel verilerin hukuka uygun bir çerçevede tutulması bakımından kritik bir yükümlülük olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gizlilik sözleşmeleri, bilgi paylaşımında güven ortamını sağlamakla birlikte, taraflara bu bilgiyi yalnızca sözleşmede belirlenen çerçevede kullanma zorunluluğu getirir. Bu sözleşmeler, ihlalleri önlemek adına çeşitli yaptırımlar ve tazminat koşulları barındırarak tarafların yükümlülüklerini de güvence altına alır. Sözleşme ihlalleri sonucunda, bilgi sahibi olan tarafın zararını tazmin edebilmesi ve gizli bilginin açıklanmasının hukuki karşılığını alabilmesi için, gizlilik sözleşmesi çerçevesinde düzenlenen hak ve yükümlülüklerin ayrıntılı olarak belirlenmesi büyük önem taşır.
Ticari faaliyetlerde inovasyon, iş süreçleri ve finansal bilgiler gibi değerlerin gizliliğinin korunması, bu sözleşmeler sayesinde garanti altına alınmakta, gizli bilginin iş dünyasındaki stratejik etkisi de güvence altına alınmaktadır. Sonuç olarak, gizlilik sözleşmeleri, bilginin sorumluluk çerçevesinde paylaşımını, sınırlandırılmış bir erişimle yönetilmesini ve koruma kapsamının belirgin bir şekilde ortaya konmasını sağlayarak hukuki ve ticari güven ortamını güçlendirmekte, böylelikle modern iş ve hukuk dünyasının vazgeçilmez bir unsuru olarak önemini artırmaktadır.
[1] GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012, s. 4.
[2] OKAY Sadık, Meslek Sırrını İfşa, AÜHFD, C.10, S. 1 (1953), s. 236.
[3] EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012, s. 107; Oğuzman, M. Kemal/ Öz, M. Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt-I, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2012, s. 12.
[4] ERDOĞAN, Mehmet Selim, Gizlilik Sözleşmesi, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2021, s. 3
[5] NARİN, İbrahim Can: “Milletlerarası Özel Hukukta Gizlilik Sözleşmeleri” Yüksek Lisans Tezi, Altınbaş Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, İstanbul,2023, s.9
[6] YELMEN Adem, “Bilgisayar Programlarına İlişkin Lisans Sözleşmelerindeki Gizlilik Hükümleri Hakkında Değerlendirmeler”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 22, S. 2 (2020),s.1005
[7] ATAY Kardelen Demet / TÜRK Hakkı Cihan, “Gizlilik Sözleşmeleri”, 2017, (http://www.mondaq.com, Erişim Tarihi: 19.10.2024)
[8]ŞENBAŞ, Pınar, Bilgi Teknolojileri Dış Kaynak Alımında (Outsourcing) Kişisel Verilerin Korunması ve Gizlilik Sözleşmeleri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bilişim ve Teknoloji Hukuku Yüksek Lisans Programı, İstanbul 2013, s. 41.
[9] ÇEBİ Uğur, Gizlilik Sözleşmesi, Doktora Tezi, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, İstanbul,2024, s. 30.
[10] EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012, s. 216.
[11] ÇEBİ, s. 35.
[12] ŞENBAŞ, s. 43.
[13] SULU Muhammed, Ticari Sırların Korunması, 3. Baskı, On İki Levha Yay., İstanbul 2020, s. 114; YÜKSEL BOZKURT, Armağan Ebru, Ticari Sırların Dijital Ortamda Korunması, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, 2018, s.143-192.
[14] USLUEL Gürbüz, Türk Özel Hukukunda Özellikle Anonim Şirketlerde Ticarî Sırrın Korunması, 1. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2009, s. 152.
[15] BİLGE Mehmet Emin, Ticari Sırların Korunması, 2. Baskı, Asil Yay., Ankara 2005, s. 97.
[16] ERDOĞAN, s. 62.
[17] USLUEL, s. 151.
[18] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4721.pdf, (Erişim Tarihi: 20.10.2024)
[19] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6098.pdf, (Erişim Tarihi: 20.10.2024)
[20 EREN, s. 959 vd.
[21] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6102.pdf (Erişim Tarihi: 21.10.2024)
[22] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4857.pdf (Erişim Tarihi: 21.10.2024)
[23] ERDOĞAN, s. 96.
[24] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5237.pdf (Erişim Tarihi: 22.10.2024)
[25] ERDOĞAN, s. 88.
[26] EREN, s. 1172.
[27] YELMEN, s.1008 vd.
[28] ERDOĞAN, s. 95
[29] https://www.wipo.int/wipolex/en/legislation/details/16087 (Erişim Tarihi:28.10.2024)
[30] https://www.ab.gov.tr/siteimages/resimler/Nihai-ABB-HCDB-GDPR.pdf (Erişim Tarihi: 28.10.2024)
KAYNAKÇA
ATAY, Kardelen Demet / TÜRK Hakkı Cihan, “Gizlilik Sözleşmeleri”, 2017, (http://www.mondaq.com,
BİLGE, Mehmet Emin, Ticari Sırların Korunması, 2. Baskı, Asil Yay., Ankara 2005.
ÇEBİ, Uğur, Gizlilik Sözleşmesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, İstanbul, 2024.
ERDOĞAN, Mehmet Selim, Gizlilik Sözleşmesi, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2021.
EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 25. Baskı, Yetkin Yay., Ankara 2020.
EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 8. Baskı, Yetkin Yay., Ankara 2020.
GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Cilt II, İstanbul 2014.
USLUEL, Gürbüz, Türk Özel Hukukunda Özellikle Anonim Şirketlerde Ticarî Sırrın Korunması, 1. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2009
NARİN, İbrahim Can: “Milletlerarası Özel Hukukta Gizlilik Sözleşmeleri” Yüksek Lisans Tezi, Altınbaş Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, İstanbul, 2023.
OKTAY, Sadık, Meslek Sırrını İfşa, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 10, Sayı 1, s. 235-245, 1953.
ŞENBAŞ, Pınar, Bilgi Teknolojileri Dış Kaynak Alımında (Outsourcing) Kişisel Verilerin Korunması ve Gizlilik Sözleşmeleri, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bilişim ve Teknoloji Hukuku Yüksek Lisans Programı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2013.
YELMEN, Adem, “Bilgisayar Programlarına İlişkin Lisans Sözleşmelerindeki Gizlilik Hükümleri Hakkında Değerlendirmeler”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 22, S. 2, 2020.