Ticari araçlarda meydana gelen kazanç kaybı zararının hesaplanabilmesi için öncelikle aracın onarımda kaldığı günün ve aracın günlük kira bedelinin belirlenmesi gerekmektedir. Ancak bu hesaplama yapılırken araç malikinin aracını çalıştıramaması nedeniyle zorunlu giderleri olan yakıt ve amortisman masraflarını yapmadığı hususları dikkate alınarak bu miktarın mahsubu ile net kazanç kaybının tespit edilmesi gerekir[1].
Uygulamada aracın günlük kiralama bedeli hesaplanırken birçok yanlış hesaplama yöntemi ile karşılaşılmaktadır. Özellikle uzun süreli kiralama yapan filo kiralama şirketlerinde araçlar aylık olarak belli bir yıl süre koyularak kiralandığı için, sözleşmede kararlaştırılan kira süresinin uzun olmasına göre aylık kira bedeli de aynı oranda azalmaktadır. Kazanç kaybı zararına ilişkin bilirkişi raporlarında yapılan hesaplamalarda ise kira sözleşmesinde yer alan aylık kira bedelinin gün bazında hesaplanarak günlük kira bedeli tespit edilmektedir. Ancak tespit edilen bu bedel hukuka aykırıdır.
Aracın günlük kira bedeli hesaplanırken, öncelikle yapılması gereken, aracın model ve markasına göre kaza tarihindeki günlük emsal kira bedelleri araştırılmalı ve yapılan bu araştırma neticesinde kazaya karışan aracın günlük kira bedeli tespit edilmelidir. Bu hesaplamada aracın uzun süre ya da kısa süre kiralanmasının hesaplamaya bir etkisi olmamalıdır. Çünkü aslında burada meydana gelen zarar kazaya karışan araç nedeniyle, şirket tarafından başkaca bir aracın ikame araç olarak verilmesidir. Bu nedenle kazaya karışan aracın uzun süreli ya da kısa süreli kiralanması dikkate alınarak günlük kiralama bedelinin kira sözleşmesinde yer alan aylık kira bedeli üzerinden tespit edilmesi mümkün değildir. Öyle ki, bazı durumlarda filo kiralama şirketleri, kaza tarihinde kendisine ait tüm araçları kiralanmış olduğu için ikame araç verebilmek amacıyla başka şirketlerden günlük araç kiralamaktadır.
Hasarlı aracın onarımı tamamlanmadan, onarım süresi belli olamayacağından, bu süre beklenmeli ve belgelenmelidir. Ancak Yargıtay kararlarına[2] göre onarım süresi ‘makul bir süre’ olmalıdır. Ancak onarımın gecikmesinin parça temininden kaynaklanması ve bu konuda davacının bir kusurunun bulunmaması durumunda süre uzayabilir ve uzayan süreye göre kazanç kaybının hesaplanması gerekir[3].
Uygulamada kazanç kaybı zararları hesaplanırken, onarım süresinin tespit edilmesi hususunda da birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Esas olan aracın kaza nedeniyle açılmış olan hasar dosyasında oluşturulan oto mali mesuliyet ya da kasko ekspertiz raporunda yer alan onarım süresi ya da aracın onarımından sonra servis tarafından düzenlenen fatura tarihi esas alınarak onarım süresinin tespit edilmesi gerekirken, uygulamada tüm bu evraklarla gerçek onarım süresi ispatlansa dahi, makul onarım süresi dikkate alınarak hesaplama yapılmaktadır. Mahkemece yapılması gereken, talep eden tarafından sunulan evraklarda onarım süresi tespit edilemediği takdirde, makul onarım süresi tespit edilerek hesaplanması iken, uygulamada talep eden tarafından onarım süresi ispatlansa dahi makul onarım süresi değerlendirilmekte ve bu doğrultuda hesaplama yapılmaktadır. Yapılan bu hesaplama gerçek zararı yansıtmamaktadır.
Tüm bu hususlar dikkate alınarak, filo kiralama şirketlerinde meydana gelen kazanç kaybı zararlarında gerçek zararın hesaplanması için, kazaya karışan aracın günlük emsal kira bedelleri tespit edilerek hesaplama yapılmalıdır.
Kazanç kaybı ile ilgili Kazanç Kaybı Zararını Kimler Hangi Kişi ve Kurumlardan Talep Edebilir? başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. Yazı dizimin devamında Kazanç Kaybında Kusur Durumu, Oranları ve Başvuru Süresi başlıklı yazımız yer almaktadır.
Yazar: Sinem SENCER / Avukat
[1] “NARTER, s. 408”
[2] “BKZ. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/1134 E. 2016/6228 K. Sayılı, 23.05.2016 tarihli kararı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/2020 E. 2016/5739 K. Sayılı, 10.05.2016 tarihli kararı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/5036 E. 2014/4483 K. Sayılı 27.03.2014 tarihli kararı, https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/”
[3] “ÇELİK, s. 476”
Ticari araçlarda meydana gelen kazanç kaybı zararının hesaplanabilmesi için öncelikle aracın onarımda kaldığı günün ve aracın günlük kira bedelinin belirlenmesi gerekmektedir. Ancak bu hesaplama yapılırken araç malikinin aracını çalıştıramaması nedeniyle zorunlu giderleri olan yakıt ve amortisman masraflarını yapmadığı hususları dikkate alınarak bu miktarın mahsubu ile net kazanç kaybının tespit edilmesi gerekir[1].
Uygulamada aracın günlük kiralama bedeli hesaplanırken birçok yanlış hesaplama yöntemi ile karşılaşılmaktadır. Özellikle uzun süreli kiralama yapan filo kiralama şirketlerinde araçlar aylık olarak belli bir yıl süre koyularak kiralandığı için, sözleşmede kararlaştırılan kira süresinin uzun olmasına göre aylık kira bedeli de aynı oranda azalmaktadır. Kazanç kaybı zararına ilişkin bilirkişi raporlarında yapılan hesaplamalarda ise kira sözleşmesinde yer alan aylık kira bedelinin gün bazında hesaplanarak günlük kira bedeli tespit edilmektedir. Ancak tespit edilen bu bedel hukuka aykırıdır.
Aracın günlük kira bedeli hesaplanırken, öncelikle yapılması gereken, aracın model ve markasına göre kaza tarihindeki günlük emsal kira bedelleri araştırılmalı ve yapılan bu araştırma neticesinde kazaya karışan aracın günlük kira bedeli tespit edilmelidir. Bu hesaplamada aracın uzun süre ya da kısa süre kiralanmasının hesaplamaya bir etkisi olmamalıdır. Çünkü aslında burada meydana gelen zarar kazaya karışan araç nedeniyle, şirket tarafından başkaca bir aracın ikame araç olarak verilmesidir. Bu nedenle kazaya karışan aracın uzun süreli ya da kısa süreli kiralanması dikkate alınarak günlük kiralama bedelinin kira sözleşmesinde yer alan aylık kira bedeli üzerinden tespit edilmesi mümkün değildir. Öyle ki, bazı durumlarda filo kiralama şirketleri, kaza tarihinde kendisine ait tüm araçları kiralanmış olduğu için ikame araç verebilmek amacıyla başka şirketlerden günlük araç kiralamaktadır.
Hasarlı aracın onarımı tamamlanmadan, onarım süresi belli olamayacağından, bu süre beklenmeli ve belgelenmelidir. Ancak Yargıtay kararlarına[2] göre onarım süresi ‘makul bir süre’ olmalıdır. Ancak onarımın gecikmesinin parça temininden kaynaklanması ve bu konuda davacının bir kusurunun bulunmaması durumunda süre uzayabilir ve uzayan süreye göre kazanç kaybının hesaplanması gerekir[3].
Uygulamada kazanç kaybı zararları hesaplanırken, onarım süresinin tespit edilmesi hususunda da birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Esas olan aracın kaza nedeniyle açılmış olan hasar dosyasında oluşturulan oto mali mesuliyet ya da kasko ekspertiz raporunda yer alan onarım süresi ya da aracın onarımından sonra servis tarafından düzenlenen fatura tarihi esas alınarak onarım süresinin tespit edilmesi gerekirken, uygulamada tüm bu evraklarla gerçek onarım süresi ispatlansa dahi, makul onarım süresi dikkate alınarak hesaplama yapılmaktadır. Mahkemece yapılması gereken, talep eden tarafından sunulan evraklarda onarım süresi tespit edilemediği takdirde, makul onarım süresi tespit edilerek hesaplanması iken, uygulamada talep eden tarafından onarım süresi ispatlansa dahi makul onarım süresi değerlendirilmekte ve bu doğrultuda hesaplama yapılmaktadır. Yapılan bu hesaplama gerçek zararı yansıtmamaktadır.
Tüm bu hususlar dikkate alınarak, filo kiralama şirketlerinde meydana gelen kazanç kaybı zararlarında gerçek zararın hesaplanması için, kazaya karışan aracın günlük emsal kira bedelleri tespit edilerek hesaplama yapılmalıdır.
Kazanç kaybı ile ilgili Kazanç Kaybı Zararını Kimler Hangi Kişi ve Kurumlardan Talep Edebilir? başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. Yazı dizimin devamında Kazanç Kaybında Kusur Durumu, Oranları ve Başvuru Süresi başlıklı yazımız yer almaktadır.
Yazar: Sinem SENCER / Avukat
[1] “NARTER, s. 408”
[2] “BKZ. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/1134 E. 2016/6228 K. Sayılı, 23.05.2016 tarihli kararı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/2020 E. 2016/5739 K. Sayılı, 10.05.2016 tarihli kararı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/5036 E. 2014/4483 K. Sayılı 27.03.2014 tarihli kararı, https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/”
[3] “ÇELİK, s. 476”