Yoksulluk Nafakası Nedir?
Evlilik birliğinin sona ermesi halinde eşlerden biri boşanma nedeniyle maddi açıdan zor duruma düşecek olabilir. Boşanma ile maddi açıdan zor duruma düşecek olan eşe, evlilik birliğinin eşlere yüklemiş olduğu dayanışma yükümlülüğünün, boşanmadan sonra da kısmen de olsa devam etmesi gerektiği saikiyle ödenecek bir bakım nafakası türüdür. Evlilik birliğinin eşlere yüklediği yükümlülükler boşanma ile birlikte sona erse de, yoksulluk nafakası bu prensibin bir istisnası niteliğindedir.
Türk Medeni Kanunumuzun 175. Maddesinde, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” Şeklinde düzenlenmiştir. Ülkemizin sosyo-kültürel yapısı gereği boşanma ile birlikte yoksulluğa düşen taraf çoğunlukla kadındır. Yoksulluk nafakası, ne bir tazminat ne de bir cezalandırma ödemesidir. Yoksulluk nafakası eşlerin evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesinden sonra bir nevi hakkaniyet, vefa ödemesi şeklinde değerlendirilebilir. Keza, yoksulluk nafakası eşlerin eşit kusurlu olması veya kusursuz olması halinde de istenebilecektir. Yoksulluk nafakası boşanma davası ile birlikte talep edilecek maddi ve manevi tazminattan da bu açıdan ayrılmaktadır. Ayrıca, yoksulluk nafakasında lehine nafakaya hükmedilecek eşin kusursuz olması da gerekmez. Madde metninden de anlaşılacağı gibi, lehine yoksulluk nafakası hükmedilecek eşin nafaka yükümlüsü eşe göre daha az kusurlu olması yeterlidir. Ayrıca Eski Medeni Kanunumuzdan farklı olarak yoksulluk nafakası kadın erkek fark etmeksizin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan daha az kusurlu olan eş lehine hükmedilecektir. Yoksulluk nafakası kural olarak süresiz belirlenecektir. Yoksulluk nafakasının hüküm doğurabilmesi için mutlaka boşanma davasının kesinleşmiş olması gerekecektir. Yoksulluk nafakası boşanma davası ile birlikte talep edilebilmektedir. Fakat, boşanma davasının açılmasından boşanma davasının kesinleşmesine kadar boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eş lehine mahkemece hükmedilecek nafaka tedbir nafakası olup, genellikle tedbir nafakasının şartları ve miktarı yeniden değerlendirilerek davanın sonunda boşanmanın kesinleşmesi ile yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmektedir. Tedbir nafakasına ilişkin detaylı bilgiye Tedbir Nafakası isimli makalemizden linki tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Yoksulluk nafakası, boşanma veya butlan nedeniyle evliliğin iptali davasının kesinleşmesinden sonra ayrı bir dava ile de talep edilebilir.
Yoksulluk Nafakasının Şartları Nelerdir?
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için bazı koşulların bulunması gerekecektir. Bu koşullar,
1. Lehine nafakaya hükmedilecek olan eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması,
2. Lehine nafakaya hükmedilecek eşin daha fazla kusurlu olmaması,
3. Nafaka Miktarının, Nafaka Yükümlüsünün Mali Gücü ile Orantılı Olması,
4. Yoksulluk Nafakasının talebe bağlı olması ve bu talebin süreye bağlı olması
5. Kesinleşmiş bir boşanma kararının bulunması,
Şimdi bu koşulları detaylarıyla birlikte açıklamaya çalışalım.
1. Lehine nafakaya hükmedilecek olan eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması,
Yoksulluk nafakası; boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eş lehine hükmedilebilecek bir nafaka türüdür. Yoksulluk, bir kişinin, beslenme, barınma, giyim, ulaşım ve tedavi gibi zorunlu giderlerini kendi imkânlarıyla karşılayamayacak durumda olması şeklinde ifade edilebilir. Yoksulluk nafakası talep eden tarafın, yoksulluğa boşanma nedeniyle yoksulluğa düşüp düşmeyeceği hususunu mahkeme resen ve taraflarca sunulan delilleri değerlendirmek suretiyle tespit edecek, tarafların sosyo-ekonomik durumuna ve geçim, barınma, bakım ve tedavi giderleri gibi zorunlu giderlerine göre hakkaniyet ölçüsünde belirleyecektir.
Boşanma ile yoksulluğa düşmek kavramından, boşanma ile evlilik birliği içindeki refahın gelir düzeyinin artık mevcut olmaması demek değil, boşanma ile eşin yoksulluğa düşmüş olması yani zorunlu giderlerini karşılayamaması halidir. Örneğin, nafaka talep eden eşin çalışmıyor olması, boşanma ile işsiz de kalması, maddi bir gelirinin olmaması, çalışmak için elverişli halde olmaması gibi hallerdir. Ayrıca yoksulluk nafakası talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması gerekmektedir yani başka bir sebeple, örneğin iflas ettiği için veya kumar oynadığı için yoksulluğa düşecek olması hallerinde nafakaya hükmedilmez.
Yargıtay Hukuk genel Kurulu yoksulu; gıda, kıyafet, konut, sıhhat, gibi kişinin kendisini sosyal yapının gereği olarak yaşamını ikame ettirebilmesi için mecbur olduğu ihtiyaçları karşılayabilecek seviyede gelire sahip olmayan kişiler olarak tanımlamıştır. Yargıtay’a göre her davada, eşlerin yaşam tarzları, standartları, yaşları, evlilik birliğinin ne kadar süre devam ettiği, eşlerin ve ailelerinin mali durumları, boşanma sonrası oluşacak hayat standartları gibi kriterlere göre her somut olayın özelliklerine göre karara bağlayacaktır.
Bu hususta Yargıtay’ın vermiş olduğu bazı kararlara değinmekte fayda vardır;
Asgari Ücret seviyesinde geliri olan eş lehine nafakaya hükmedilir mi?
Keza Yargıtay 2. Hukuk dairesinin 25.12.2002 T., 13554 /14829 sayılı kararında ve yine aynı dairenin ., 01.10.2002 T., 10258 /11123 sayılı kararlarında, SGK , BAĞ-KUR aylığı veya asgari ücret seviyesinde maaşı olan eşlerin yoksulluğa düşmüş sayılmayacağına hükmetmişken, Yargıtay Hukuk genel Kurulu’nun07.10.1998, 1998/2-656E.—688K. Sayılı kararında asgari ücret seviyesinde maaş almanın kişiyi yoksulluktan kurtarmayacağını bu nedenle de yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini karara bağlamıştır. Bu konuda tekrarla, her somut olayın özelliğine göre yoksulluğa düşme kıstası hâkim tarafından değerlendirilerek yoksulluk nafakasına ilişkin karar tesis edilecektir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 30/09/2004, 2004/10323 E., 2004/10219 K. Sayılı kararında terzilik yaparak geçinen nafaka talep edenin sağlaması ile tüm delillere göre kadının kazancının davanın açıldığı tarihe göre, yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmadığı, zorunluluk giderler, ülkedeki ekonomik yapı ve enflasyon nedeni ile, paranın satın alma gücünün düşmesi gibi nedenlerle hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı kadın lehine uygun bir tazminatın belirlenmesi gerektiği gerekçeleri ile Yerel Mahkemenin vermiş olduğu kararı bozmuştur.
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/02/2007,2007/3-84E., 2007/95 K. Sayılı kararında ile önüne gelen bir uyuşmazlıkta nafaka alacaklısının asgari ücretle bir işe başlamış olmasının alacaklıyı yoksulluktan kurtarmayacağı değerlendirilerek yerel mahkemenin nafakanın kaldırılması yönündeki kararını bozmuştur.
Buna rağmen Yargıtay 2. HD. 26/01/2005, 2004/15855 E., 2005/768 K sayılı kararında asgari ücret düzeyindeki gelir elde etmeye başlamanın yoksulluğu ortadan kaldıracağına dair ters yönde bir karar tesis etmiştir. Yargıtay’ın bu yönde başkaca kararları da mevcuttur.
Buradan hareketle Yargıtay’ın her somut olayın özelliklerine göre önüne gelen olayları değerlendirerek karar tesis ettiği söylenmelidir.
Eşlerden her ikisinin asgari ücretle çalışması halinde nafakaya hükmedilir mi?
Eşlerden her ikisinin de asgari ücretle çalışıyor olması halinde ise Yargıtay kararlarına göre nafakaya hükmedilmemesi gerekecektir. Çünkü bu halde nafaka borçlusunun geliri asgari geçim düzeyinin altında kalacağından hakkaniyete uygun bir durum tesis edilememiş olacaktır.
Yine Yargıtay 2. HD. 08/07/2009, 2009/8605 E., 2009/13522 K. Ve aynı dairenin 06/04/2009, 2008/4035 e., 2009/6431 K. Sayılı kararlarında, nafaka alacaklısı ile nafaka borçlusunun gelirlerinin denk olması halinde de yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceğine karar vermiştir.
Taraflardan her ikisinin de çalışmadığı durumlarda nafakaya hükmedilir mi?
Taraflardan her ikisinin de çalışmadığı durumda ise Yargıtay 2.HD., 13/04/2009, 2008/4558 E., 2009/7016 K. Vermiş olduğu karara göre nafaka yükümlüsünün nafaka borcundan kurtulamayacağı karara bağlanmıştır.
Keyfi nedenlerle çalışmayan eş nafaka ödemekten kurtulabilir mi?
Keyfi nedenlerle çalışmayan nafaka yükümlüsünün nafaka borcundan kurtulması mümkün olamamaktadır.
Yine aynı şekilde nafaka alacaklısı eşin de çalışmakta iken keyfi nedenlerle işinden istifa etmesi halinde bu eş için de nafaka bağlanamayacaktır. Bu yönde Yargıtay 2. HD.’nin 11.06.2009 tarihli, 2008/8976 E., 2009/11414 K. Sayılı ve yine aynı dairenin Yargıtay 2. HD.’nin 16.07.2009 tarihli, 2008/13436 E.,2009/14203 K., sayılı kararları mevcuttur.
Hâkim burada işten ayrılma sebeplerini her somut olayın özelliklerine göre değerlendirmeli ve kararını buna göre vermelidir.
Yurtdışından Yoksulluk aylığı alan eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilir mi?
Yine Yargıtay 2. HD. 11/04/2002, 2004/2481 E., 2004/5110 K verdiği bir kararında yurt dışından işsizlik aylığı alan eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği belirtilmiş, yine aynı dairenin 31/03/2004, tarihli 2004/3136 E., 2004/4082 K. Sayılı kararında yurt dışından alınan emekli aylığı alan eşin de yoksulluk nafakası alamayacağını belirtmiştir.
Dul ve yeti m maaşı alan eş lehine yoksulluk maaşına hükmedilir mi?
Yargıtay 3. HD. 14/10/2003, 2003/12590 E., 2003/12224 K nolu kararında ise Dul ve yetim maaşı alan eşin gelirinin asgari ücret seviyesi altında kalması nedeni ile bu eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği karara bağlanmıştır.
Yine boşanma ile birlikte edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilerek eşin yoksulluktan kurtulduğu somut olayda, yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği karara bağlanmıştır.
2. Lehine nafakaya hükmedilecek eşin daha fazla kusurlu olmaması,
Türk Medeni Kanunu’nun yoksulluk nafakasını düzenleyen 175. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin diğer eşe göre daha ağır kusurunun olmaması şarttır. Burada hukuk sistemimiz bir kişiye kendi kusurundan menfaat sağlama olanağı vermeme ilkesi gereğince hareket etmektedir.
Boşanmada her iki tarafın da eşit kusurlu olduğu hallerde ise diğer şartları varsa yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir.
Türk Medeni Kanunumuz 175. Maddenin 2. Fıkrasında ise nafaka borçlusunun kusursuz olması halinde de şartları varsa diğer eşe yoksulluk nafakası ödemekten kurtulamayacağı düzenlenmiştir. Bu halde 1. Fıkraya atıfla nafaka talep eden eşin de kusurusun olması gerekecektir. Kusurun olmadığı, kusur şartının aranmadığı akıl hastalığı vb. boşanma sebeplerinin varlığı halinde, nafaka yükümlüsü kusursuz dahi olsa boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eşi lehine yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir.
3. Nafaka Miktarının, Nafaka Yükümlüsünün Mali Gücü ile Orantılı Olması,
Yoksulluk nafakasının miktarı hâkim tarafından belirlenebileceği gibi taraflar aralarında anlaşmışlarsa yapacakları bir sözleşme ile de belirlenebilir.
Yoksulluk nafakasının miktarı mahkeme tarafından belirlenirken nafaka alacaklısının zorunlu giderlerini karşılamasının yanında nafaka yükümlüsünün de ödeme gücü ile orantılı olması kıstaslarını değerlendirecek ve her iki taraf için de makul olan bir miktar belirleyecektir. Mahkeme tarafından nafakanın miktarı değerlendirilirken tarafların ekonomik durumlarının doğru bir şekilde tespit edilmesi son derece önemlidir. Tarafların ekonomik durumu, maaş bordroları, hesap hareketleri, kredi kartı harcama ekstreleri, kira vb. gelirleri gibi tarafların ekonomik durumunu ispatlayan her türlü belgeyle ispatlanabilecektir.
Yine Mahkemece kolluk kuvvetlerine yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasına ilişkin rapor da oldukça önemlidir. Tarafların ekonomik durumlarının tespitinde mahkeme tanık anlatımlarını da dikkate alarak hakkaniyet ölçüsünde karar verecektir.
Taraflar kendi aralarında da anlaşarak yoksulluk nafakasının miktarını kararlaştırabilirler. Bunun için taraflar aralarında bir sözleşme yapmalıdır ve bu sözleşme hâkim tarafından da onaylanmalıdır. Yine taraflar yapacakları bir anlaşma ile; yoksulluk nafakasının toptan ya da irat şeklinde ödenmesine ve yahut da yabancı para cinsinden ödenmesine karar verebilirler
4. Yoksulluk Nafakasının Talebe Bağlı Olması ve Bu Talebin Süreye Bağlı Olması,
Boşanma davasında mahkemenin yoksulluk nafakasına hükmedebilmesi için mutlaka talep edilmesi gerekmektedir. Talep olmayan hallerde mahkeme resen yoksulluk nafakasına hükmedemez. Boşanma davasında yoksulluk nafakası talep edilmemişse, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde ayrı bir dava açılarak yoksulluk nafakası talep edilebilecektir. Bu süre geçirildiğinde yoksulluk nafakası talep etme olanağı bulunmamaktadır. Fakat yoksulluk nafakasına hükmedildiyse, yoksulluk nafakasına ilişin kararlar kesin hüküm niteliği taşımadığından daha sonra da değişen ekonomik durumlar karşısında nafakanın kaldırılması, artırılması veya azaltılması için her zaman dava açılabilir.
Ayrıca yine mahkeme yoksulluk nafakasının miktarını belirlerken de nafaka talep eden eşin talep ettiği miktarla bağlıdır ve şartları oluşsa bile talep edilen miktardan fazlasına hükmedemez. Mahkeme elbette yapacağı araştırmaya göre talepten çok daha azına hükmedebilecekken, yoksulluk nafakasını tümüyle de reddedebilir.
Bu durum doktrinde çok eleştirilse de yoksulluk nafakasına süresiz bir şekilde de hükmedilebilir. Keza uygulamada mahkemeler genellikle yoksulluk nafakası için bir üst sırır belirlemeksizin, yani süresiz olarak karar vermektedirler. Bu durum nedeniyle mağduriyet yaşadıklarını ifade eden nafaka yükümlülerinin bir araya gelerek dernek ve gruplar kurarak süresiz yoksulluk nafakası düzenlemesinin değiştirilmesine yönelik açıklamalarda bulundukları görülmektedir. Yoksulluk nafakası talep eden eş, bu talebini bir süreyle sınırlandıysa örneğin “3 yıl boyunca yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ederim” gibi, bu durumda da mahkeme 3 yıldan daha uzun süreli bir nafakaya hükmedemeyecektir.
Mahkeme tarafından nafakanın süreli olarak ödenmesine, nafaka alacaklısının ekonomik durumu, çalışma ihtimali, yaşı gibi kriterler değerlendirilerek karar verilebilir.
Yoksulluk nafakası açılmış olan boşanma davasının her aşamasında talep edilebilir. Yoksulluk nafakası talebinin yeterince açık olmaması durumunda dahi, hâkim, 6100 sayılı HMK’nun 31. Maddesine göre talebinin tam olarak ne olduğunu tarafa açıklattıracak ve tutanakla imza altına alınarak, değerlendirmeye alınabilecektir.
5. Kesinleşmiş Bir Boşanma Kararının Bulunması
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için mutlaka kesinleşmiş bir boşanma kararının bulunması gerekir. Aksi takdirde yoksulluk nafakasına hükmetmek mümkün değildir. Taraflar arasında bir dava olmaksızın veyahut da boşanma davasının devamı süresince hükmedilebilecek nafaka türü tedbir nafakasıdır. Tedbir nafakasına ilişkin detaylı açıklamalarımıza bu linkten ulaşabilirsiniz.
Yoksulluk Nafakasının Özellikleri Nelerdir?
Yoksulluk nafakası, kendine has özellikleri olan bir alacak hakkıdır. Yoksulluk nafakası kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır ve bunun sonucu olarak, miras yoluyla intikal etmez. Yine yoksulluk nafakası alacağı temlikle bir 3. Kişiye devredilemez, üzerinde rehin hakkı tesis edilemez. Yine yoksulluk nafakası alacağı kişinin zorunlu giderlerinin karşılanması amacıyla tahsis edildiğinden haczedilemez. Yine henüz vadesi gelmemiş bir nafaka alacağından feragat edilememektedir. Ancak vadesi geçmiş alacaklardan feragat etmek mümkündür.
Hâkim yoksulluk nafakasının irat (taksit) şeklinde ödenmesine karar verebileceği gibi toptan ödenmesine de karar verebilir.
İrat şeklinde ödenecek yoksulluk nafakasının ne şekilde arttırılacağı (örneğin her yıl enflasyon oranında) hususunda mahkemeden karar tesis etmesi talep edilebilir.
Yoksulluk nafakası kural olarak ülke parası ile ödenir. Taraflar yabancı para olarak ödenmesini kararlaştırmışlarsa mahkeme bu durumda yabancı para olarak ödenmesine de karar verebilir.
Nafaka alacaklısının evlenmesi veya vefat etmesi, nafaka borçlusunun vefat etmesi halinde irat şeklinde ödenen yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer.
Yine nafakanın belirli bir süre ödeneceği hüküm altına alınmışsa bu sürenin bitiminde de yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erecektir.
Nafaka alacaklısının resmi bir şekilde evli olmamakla birlikte evliymiş gibi hayat sürmesi, haysiyetsiz hayat sürmesi veyahut da yoksulluğunun ortadan kalkması durumunda nafaka yükümlüsü mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasını talep edebilecektir.
Yoksulluk Nafakası Nedir?
Evlilik birliğinin sona ermesi halinde eşlerden biri boşanma nedeniyle maddi açıdan zor duruma düşecek olabilir. Boşanma ile maddi açıdan zor duruma düşecek olan eşe, evlilik birliğinin eşlere yüklemiş olduğu dayanışma yükümlülüğünün, boşanmadan sonra da kısmen de olsa devam etmesi gerektiği saikiyle ödenecek bir bakım nafakası türüdür. Evlilik birliğinin eşlere yüklediği yükümlülükler boşanma ile birlikte sona erse de, yoksulluk nafakası bu prensibin bir istisnası niteliğindedir.
Türk Medeni Kanunumuzun 175. Maddesinde, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” Şeklinde düzenlenmiştir. Ülkemizin sosyo-kültürel yapısı gereği boşanma ile birlikte yoksulluğa düşen taraf çoğunlukla kadındır. Yoksulluk nafakası, ne bir tazminat ne de bir cezalandırma ödemesidir. Yoksulluk nafakası eşlerin evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesinden sonra bir nevi hakkaniyet, vefa ödemesi şeklinde değerlendirilebilir. Keza, yoksulluk nafakası eşlerin eşit kusurlu olması veya kusursuz olması halinde de istenebilecektir. Yoksulluk nafakası boşanma davası ile birlikte talep edilecek maddi ve manevi tazminattan da bu açıdan ayrılmaktadır. Ayrıca, yoksulluk nafakasında lehine nafakaya hükmedilecek eşin kusursuz olması da gerekmez. Madde metninden de anlaşılacağı gibi, lehine yoksulluk nafakası hükmedilecek eşin nafaka yükümlüsü eşe göre daha az kusurlu olması yeterlidir. Ayrıca Eski Medeni Kanunumuzdan farklı olarak yoksulluk nafakası kadın erkek fark etmeksizin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan daha az kusurlu olan eş lehine hükmedilecektir. Yoksulluk nafakası kural olarak süresiz belirlenecektir. Yoksulluk nafakasının hüküm doğurabilmesi için mutlaka boşanma davasının kesinleşmiş olması gerekecektir. Yoksulluk nafakası boşanma davası ile birlikte talep edilebilmektedir. Fakat, boşanma davasının açılmasından boşanma davasının kesinleşmesine kadar boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eş lehine mahkemece hükmedilecek nafaka tedbir nafakası olup, genellikle tedbir nafakasının şartları ve miktarı yeniden değerlendirilerek davanın sonunda boşanmanın kesinleşmesi ile yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmektedir. Tedbir nafakasına ilişkin detaylı bilgiye Tedbir Nafakası isimli makalemizden linki tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Yoksulluk nafakası, boşanma veya butlan nedeniyle evliliğin iptali davasının kesinleşmesinden sonra ayrı bir dava ile de talep edilebilir.
Yoksulluk Nafakasının Şartları Nelerdir?
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için bazı koşulların bulunması gerekecektir. Bu koşullar,
1. Lehine nafakaya hükmedilecek olan eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması,
2. Lehine nafakaya hükmedilecek eşin daha fazla kusurlu olmaması,
3. Nafaka Miktarının, Nafaka Yükümlüsünün Mali Gücü ile Orantılı Olması,
4. Yoksulluk Nafakasının talebe bağlı olması ve bu talebin süreye bağlı olması
5. Kesinleşmiş bir boşanma kararının bulunması,
Şimdi bu koşulları detaylarıyla birlikte açıklamaya çalışalım.
1. Lehine nafakaya hükmedilecek olan eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması,
Yoksulluk nafakası; boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eş lehine hükmedilebilecek bir nafaka türüdür. Yoksulluk, bir kişinin, beslenme, barınma, giyim, ulaşım ve tedavi gibi zorunlu giderlerini kendi imkânlarıyla karşılayamayacak durumda olması şeklinde ifade edilebilir. Yoksulluk nafakası talep eden tarafın, yoksulluğa boşanma nedeniyle yoksulluğa düşüp düşmeyeceği hususunu mahkeme resen ve taraflarca sunulan delilleri değerlendirmek suretiyle tespit edecek, tarafların sosyo-ekonomik durumuna ve geçim, barınma, bakım ve tedavi giderleri gibi zorunlu giderlerine göre hakkaniyet ölçüsünde belirleyecektir.
Boşanma ile yoksulluğa düşmek kavramından, boşanma ile evlilik birliği içindeki refahın gelir düzeyinin artık mevcut olmaması demek değil, boşanma ile eşin yoksulluğa düşmüş olması yani zorunlu giderlerini karşılayamaması halidir. Örneğin, nafaka talep eden eşin çalışmıyor olması, boşanma ile işsiz de kalması, maddi bir gelirinin olmaması, çalışmak için elverişli halde olmaması gibi hallerdir. Ayrıca yoksulluk nafakası talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması gerekmektedir yani başka bir sebeple, örneğin iflas ettiği için veya kumar oynadığı için yoksulluğa düşecek olması hallerinde nafakaya hükmedilmez.
Yargıtay Hukuk genel Kurulu yoksulu; gıda, kıyafet, konut, sıhhat, gibi kişinin kendisini sosyal yapının gereği olarak yaşamını ikame ettirebilmesi için mecbur olduğu ihtiyaçları karşılayabilecek seviyede gelire sahip olmayan kişiler olarak tanımlamıştır. Yargıtay’a göre her davada, eşlerin yaşam tarzları, standartları, yaşları, evlilik birliğinin ne kadar süre devam ettiği, eşlerin ve ailelerinin mali durumları, boşanma sonrası oluşacak hayat standartları gibi kriterlere göre her somut olayın özelliklerine göre karara bağlayacaktır.
Bu hususta Yargıtay’ın vermiş olduğu bazı kararlara değinmekte fayda vardır;
Asgari Ücret seviyesinde geliri olan eş lehine nafakaya hükmedilir mi?
Keza Yargıtay 2. Hukuk dairesinin 25.12.2002 T., 13554 /14829 sayılı kararında ve yine aynı dairenin ., 01.10.2002 T., 10258 /11123 sayılı kararlarında, SGK , BAĞ-KUR aylığı veya asgari ücret seviyesinde maaşı olan eşlerin yoksulluğa düşmüş sayılmayacağına hükmetmişken, Yargıtay Hukuk genel Kurulu’nun07.10.1998, 1998/2-656E.—688K. Sayılı kararında asgari ücret seviyesinde maaş almanın kişiyi yoksulluktan kurtarmayacağını bu nedenle de yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini karara bağlamıştır. Bu konuda tekrarla, her somut olayın özelliğine göre yoksulluğa düşme kıstası hâkim tarafından değerlendirilerek yoksulluk nafakasına ilişkin karar tesis edilecektir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 30/09/2004, 2004/10323 E., 2004/10219 K. Sayılı kararında terzilik yaparak geçinen nafaka talep edenin sağlaması ile tüm delillere göre kadının kazancının davanın açıldığı tarihe göre, yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmadığı, zorunluluk giderler, ülkedeki ekonomik yapı ve enflasyon nedeni ile, paranın satın alma gücünün düşmesi gibi nedenlerle hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı kadın lehine uygun bir tazminatın belirlenmesi gerektiği gerekçeleri ile Yerel Mahkemenin vermiş olduğu kararı bozmuştur.
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/02/2007,2007/3-84E., 2007/95 K. Sayılı kararında ile önüne gelen bir uyuşmazlıkta nafaka alacaklısının asgari ücretle bir işe başlamış olmasının alacaklıyı yoksulluktan kurtarmayacağı değerlendirilerek yerel mahkemenin nafakanın kaldırılması yönündeki kararını bozmuştur.
Buna rağmen Yargıtay 2. HD. 26/01/2005, 2004/15855 E., 2005/768 K sayılı kararında asgari ücret düzeyindeki gelir elde etmeye başlamanın yoksulluğu ortadan kaldıracağına dair ters yönde bir karar tesis etmiştir. Yargıtay’ın bu yönde başkaca kararları da mevcuttur.
Buradan hareketle Yargıtay’ın her somut olayın özelliklerine göre önüne gelen olayları değerlendirerek karar tesis ettiği söylenmelidir.
Eşlerden her ikisinin asgari ücretle çalışması halinde nafakaya hükmedilir mi?
Eşlerden her ikisinin de asgari ücretle çalışıyor olması halinde ise Yargıtay kararlarına göre nafakaya hükmedilmemesi gerekecektir. Çünkü bu halde nafaka borçlusunun geliri asgari geçim düzeyinin altında kalacağından hakkaniyete uygun bir durum tesis edilememiş olacaktır.
Yine Yargıtay 2. HD. 08/07/2009, 2009/8605 E., 2009/13522 K. Ve aynı dairenin 06/04/2009, 2008/4035 e., 2009/6431 K. Sayılı kararlarında, nafaka alacaklısı ile nafaka borçlusunun gelirlerinin denk olması halinde de yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceğine karar vermiştir.
Taraflardan her ikisinin de çalışmadığı durumlarda nafakaya hükmedilir mi?
Taraflardan her ikisinin de çalışmadığı durumda ise Yargıtay 2.HD., 13/04/2009, 2008/4558 E., 2009/7016 K. Vermiş olduğu karara göre nafaka yükümlüsünün nafaka borcundan kurtulamayacağı karara bağlanmıştır.
Keyfi nedenlerle çalışmayan eş nafaka ödemekten kurtulabilir mi?
Keyfi nedenlerle çalışmayan nafaka yükümlüsünün nafaka borcundan kurtulması mümkün olamamaktadır.
Yine aynı şekilde nafaka alacaklısı eşin de çalışmakta iken keyfi nedenlerle işinden istifa etmesi halinde bu eş için de nafaka bağlanamayacaktır. Bu yönde Yargıtay 2. HD.’nin 11.06.2009 tarihli, 2008/8976 E., 2009/11414 K. Sayılı ve yine aynı dairenin Yargıtay 2. HD.’nin 16.07.2009 tarihli, 2008/13436 E.,2009/14203 K., sayılı kararları mevcuttur.
Hâkim burada işten ayrılma sebeplerini her somut olayın özelliklerine göre değerlendirmeli ve kararını buna göre vermelidir.
Yurtdışından Yoksulluk aylığı alan eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilir mi?
Yine Yargıtay 2. HD. 11/04/2002, 2004/2481 E., 2004/5110 K verdiği bir kararında yurt dışından işsizlik aylığı alan eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği belirtilmiş, yine aynı dairenin 31/03/2004, tarihli 2004/3136 E., 2004/4082 K. Sayılı kararında yurt dışından alınan emekli aylığı alan eşin de yoksulluk nafakası alamayacağını belirtmiştir.
Dul ve yeti m maaşı alan eş lehine yoksulluk maaşına hükmedilir mi?
Yargıtay 3. HD. 14/10/2003, 2003/12590 E., 2003/12224 K nolu kararında ise Dul ve yetim maaşı alan eşin gelirinin asgari ücret seviyesi altında kalması nedeni ile bu eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği karara bağlanmıştır.
Yine boşanma ile birlikte edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilerek eşin yoksulluktan kurtulduğu somut olayda, yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği karara bağlanmıştır.
2. Lehine nafakaya hükmedilecek eşin daha fazla kusurlu olmaması,
Türk Medeni Kanunu’nun yoksulluk nafakasını düzenleyen 175. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin diğer eşe göre daha ağır kusurunun olmaması şarttır. Burada hukuk sistemimiz bir kişiye kendi kusurundan menfaat sağlama olanağı vermeme ilkesi gereğince hareket etmektedir.
Boşanmada her iki tarafın da eşit kusurlu olduğu hallerde ise diğer şartları varsa yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir.
Türk Medeni Kanunumuz 175. Maddenin 2. Fıkrasında ise nafaka borçlusunun kusursuz olması halinde de şartları varsa diğer eşe yoksulluk nafakası ödemekten kurtulamayacağı düzenlenmiştir. Bu halde 1. Fıkraya atıfla nafaka talep eden eşin de kusurusun olması gerekecektir. Kusurun olmadığı, kusur şartının aranmadığı akıl hastalığı vb. boşanma sebeplerinin varlığı halinde, nafaka yükümlüsü kusursuz dahi olsa boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eşi lehine yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir.
3. Nafaka Miktarının, Nafaka Yükümlüsünün Mali Gücü ile Orantılı Olması,
Yoksulluk nafakasının miktarı hâkim tarafından belirlenebileceği gibi taraflar aralarında anlaşmışlarsa yapacakları bir sözleşme ile de belirlenebilir.
Yoksulluk nafakasının miktarı mahkeme tarafından belirlenirken nafaka alacaklısının zorunlu giderlerini karşılamasının yanında nafaka yükümlüsünün de ödeme gücü ile orantılı olması kıstaslarını değerlendirecek ve her iki taraf için de makul olan bir miktar belirleyecektir. Mahkeme tarafından nafakanın miktarı değerlendirilirken tarafların ekonomik durumlarının doğru bir şekilde tespit edilmesi son derece önemlidir. Tarafların ekonomik durumu, maaş bordroları, hesap hareketleri, kredi kartı harcama ekstreleri, kira vb. gelirleri gibi tarafların ekonomik durumunu ispatlayan her türlü belgeyle ispatlanabilecektir.
Yine Mahkemece kolluk kuvvetlerine yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasına ilişkin rapor da oldukça önemlidir. Tarafların ekonomik durumlarının tespitinde mahkeme tanık anlatımlarını da dikkate alarak hakkaniyet ölçüsünde karar verecektir.
Taraflar kendi aralarında da anlaşarak yoksulluk nafakasının miktarını kararlaştırabilirler. Bunun için taraflar aralarında bir sözleşme yapmalıdır ve bu sözleşme hâkim tarafından da onaylanmalıdır. Yine taraflar yapacakları bir anlaşma ile; yoksulluk nafakasının toptan ya da irat şeklinde ödenmesine ve yahut da yabancı para cinsinden ödenmesine karar verebilirler
4. Yoksulluk Nafakasının Talebe Bağlı Olması ve Bu Talebin Süreye Bağlı Olması,
Boşanma davasında mahkemenin yoksulluk nafakasına hükmedebilmesi için mutlaka talep edilmesi gerekmektedir. Talep olmayan hallerde mahkeme resen yoksulluk nafakasına hükmedemez. Boşanma davasında yoksulluk nafakası talep edilmemişse, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde ayrı bir dava açılarak yoksulluk nafakası talep edilebilecektir. Bu süre geçirildiğinde yoksulluk nafakası talep etme olanağı bulunmamaktadır. Fakat yoksulluk nafakasına hükmedildiyse, yoksulluk nafakasına ilişin kararlar kesin hüküm niteliği taşımadığından daha sonra da değişen ekonomik durumlar karşısında nafakanın kaldırılması, artırılması veya azaltılması için her zaman dava açılabilir.
Ayrıca yine mahkeme yoksulluk nafakasının miktarını belirlerken de nafaka talep eden eşin talep ettiği miktarla bağlıdır ve şartları oluşsa bile talep edilen miktardan fazlasına hükmedemez. Mahkeme elbette yapacağı araştırmaya göre talepten çok daha azına hükmedebilecekken, yoksulluk nafakasını tümüyle de reddedebilir.
Bu durum doktrinde çok eleştirilse de yoksulluk nafakasına süresiz bir şekilde de hükmedilebilir. Keza uygulamada mahkemeler genellikle yoksulluk nafakası için bir üst sırır belirlemeksizin, yani süresiz olarak karar vermektedirler. Bu durum nedeniyle mağduriyet yaşadıklarını ifade eden nafaka yükümlülerinin bir araya gelerek dernek ve gruplar kurarak süresiz yoksulluk nafakası düzenlemesinin değiştirilmesine yönelik açıklamalarda bulundukları görülmektedir. Yoksulluk nafakası talep eden eş, bu talebini bir süreyle sınırlandıysa örneğin “3 yıl boyunca yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ederim” gibi, bu durumda da mahkeme 3 yıldan daha uzun süreli bir nafakaya hükmedemeyecektir.
Mahkeme tarafından nafakanın süreli olarak ödenmesine, nafaka alacaklısının ekonomik durumu, çalışma ihtimali, yaşı gibi kriterler değerlendirilerek karar verilebilir.
Yoksulluk nafakası açılmış olan boşanma davasının her aşamasında talep edilebilir. Yoksulluk nafakası talebinin yeterince açık olmaması durumunda dahi, hâkim, 6100 sayılı HMK’nun 31. Maddesine göre talebinin tam olarak ne olduğunu tarafa açıklattıracak ve tutanakla imza altına alınarak, değerlendirmeye alınabilecektir.
5. Kesinleşmiş Bir Boşanma Kararının Bulunması
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için mutlaka kesinleşmiş bir boşanma kararının bulunması gerekir. Aksi takdirde yoksulluk nafakasına hükmetmek mümkün değildir. Taraflar arasında bir dava olmaksızın veyahut da boşanma davasının devamı süresince hükmedilebilecek nafaka türü tedbir nafakasıdır. Tedbir nafakasına ilişkin detaylı açıklamalarımıza bu linkten ulaşabilirsiniz.
Yoksulluk Nafakasının Özellikleri Nelerdir?
Yoksulluk nafakası, kendine has özellikleri olan bir alacak hakkıdır. Yoksulluk nafakası kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır ve bunun sonucu olarak, miras yoluyla intikal etmez. Yine yoksulluk nafakası alacağı temlikle bir 3. Kişiye devredilemez, üzerinde rehin hakkı tesis edilemez. Yine yoksulluk nafakası alacağı kişinin zorunlu giderlerinin karşılanması amacıyla tahsis edildiğinden haczedilemez. Yine henüz vadesi gelmemiş bir nafaka alacağından feragat edilememektedir. Ancak vadesi geçmiş alacaklardan feragat etmek mümkündür.
Hâkim yoksulluk nafakasının irat (taksit) şeklinde ödenmesine karar verebileceği gibi toptan ödenmesine de karar verebilir.
İrat şeklinde ödenecek yoksulluk nafakasının ne şekilde arttırılacağı (örneğin her yıl enflasyon oranında) hususunda mahkemeden karar tesis etmesi talep edilebilir.
Yoksulluk nafakası kural olarak ülke parası ile ödenir. Taraflar yabancı para olarak ödenmesini kararlaştırmışlarsa mahkeme bu durumda yabancı para olarak ödenmesine de karar verebilir.
Nafaka alacaklısının evlenmesi veya vefat etmesi, nafaka borçlusunun vefat etmesi halinde irat şeklinde ödenen yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer.
Yine nafakanın belirli bir süre ödeneceği hüküm altına alınmışsa bu sürenin bitiminde de yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erecektir.
Nafaka alacaklısının resmi bir şekilde evli olmamakla birlikte evliymiş gibi hayat sürmesi, haysiyetsiz hayat sürmesi veyahut da yoksulluğunun ortadan kalkması durumunda nafaka yükümlüsü mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasını talep edebilecektir.